Nurs beldesi, bir yamaca kurulmuş,

Vaktin Bedî’sinin hamuru yoğrulmuş.

Üstad dünyaya, Nurs köyünde doğmuş

O vakit, adı “Said” diye konulmuş.

 

Sofi Mirza baba, Nuriye ana

Gayet vakûr baba, takvâlı ana,

Abdestsiz, hiç süt vermemiş, oğluna

Şimdi Nurs’ta, kabirleri yan-yana

 

Ana babadan, Kur’ân’ı öğrenmiş,

Anası hakikat dersini vermiş.

Dokuz yaşında, ilim talep etmiş,

Köyünü terk edip, gurbete gitmiş.

 

Medreseleri de bir bir dolaşmış

Tahir Paşa Konağı, iskân olmuş

Kur’ân’ın rumûzunu, açıvermiş,

Böylece Sirâcü’n-nûr, tulû etmiş.

 

Van, tarihe şeref veren bir sayfa,

Kalede hüzün, “Davam” diyen sadâ,

Tarihe beşik olmuş, bu Hak dava. 

Medrese temeli yeter cihana.

 

Kur’an ilmi, Rasûl’den ruhsat bulmuş,

Her suale cevabı meşhur olmuş.

Âlimler de nice sorular sormuş

Her soru cevabını doğru bulmuş.

 

Said Nursî, ilimde meşhur olmuş

Âlimler beyninde bu hal duyulmuş

Ünvanı “Bediüzzaman” koyulmuş

“Bediüzzaman Said Nursî” olmuş

 

Sürmüşler ta ıssız belde!. Barla’ya,

Nurs kopyası, Cennet âsâ tarlaya.

Üstad’a hibe, kâinat sırları,

Burada neşroldu, Kur’ân nurları.

 

Çam dağı, Katran ağacı, mi’râcı,

Neşr olan Nurlar, karanlık sirâcı.

Nurs – Barla olmuş Risale aracı

İki belde, talebeye baş tacı

 

Barla hâlâ huzur, verir insana

Risale-i Nur, yazıldı burada

Hakâik-ı iman neşroldu cihana,

Huzur buldu nâs, sarıldı Kur’ân’a

 

(S. Adar, Gönül Dili & Kalbin Sesi eserimden)

adarselim@gmail.com