İnsan gelişme kanuna tabidir. Gelişim süreci içinde insan olumlu veya olumsuz düşünce hususunda kendisini iyi veya kötü düşüncelere yönlendirebilir. Bir insan tam olarak düşündüğü şeydir ve karakteri de tüm düşüncelerinin oluşturduğu bir toplamın sonucudur. Çünkü düşünce olmadan eylem ortaya çıkmaz. Eylem, düşüncenin çiçek açması, ortaya çıkan söylem ve davranışta düşüncenin meyvesidir.
Doğru düşünme; sürekli bir çabanın ve uzun zaman güzel düşüncelerin bileşkesinin doğal bir sonucudur. Düşüncelerin doğru seçilmesi ve tam uygulamaya konulması, insanı alay-ı illiyine yükseltir. Düşüncenin kötüye kullanılması ve yanlış uygulanmasıyla da insanı esfel-i safiline düşürür. Bu iki uç noktanın arasında karakterin çeşitli dereceleri vardır. İnsan düşünceleri sayesinde bu derecelerin içinde hayatını geçirir. Demek insan düşüncesinin efendisi, karakterinin kalıpçısı, söz, davranış ve işlerinin yapımcısı ve bir bakıma cüz-i irade noktasında kaderinin şekillendiricisidir.
İnsan, en güçsüz ve en çaresiz zamanında bile daima efendidir. Çünkü Cenab-ı Hak ona irade vermiş, iyi ve kötüyü, hayır ve şerri, doğru ve yanlışı, fayda ve zararı tercih etme noktasında serbest bırakmıştır.
Ayette:
“Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?” (Beled, 90/8-10) bildirilmiştir.
“Dervişin zikri ne ise fikri de odur” diğer bir ifade ile “bir insan nasıl düşünüyorsa odur” veya “bir kab içindekini sızdırır” ifadeleri insanın tüm varlığını içine almakla kalmaz, aynı zamanda yaşamındaki her durum ve şartı da içerirler. Çünkü düşünce ve karakter birdir denebilir.
Karakter ancak kendini çevre şartlarının etkisi ile ortaya koyar. Ortaya çıkan durum olumsuz ise; insan azimli bir şekilde karakterindeki kusurları düzeltmeye çaba harcamalı, olumlu ise desteklemelidir. Çünkü iyi düşünceler iyi meyve, kötü düşünceler ise kötü meyve verir. Burada bilinmesi gereken zihne ekilen ya da düşünülmesine imkân tanınan ve izin verilen her düşünce tohumu kendi üretimini yapar. Sonuçta bunlar eyleme dönüşür ve kendi meyvelerini verirler.
Gelişme ve uyum yasaları her zaman ve her yerde geçerlidir. İyi ve güzel düşünceli biri, dış etkenlerin zorlamasıyla kusur edip, suç işlemez. Çevre şartları insanın davranış ve düşüncelerini oluşturmaz; fakat onları açığa çıkarır. İnsan düşüncenin sahibi ve efendisi olarak, kendisinin yapımcısı ve çevrenin şekillendiricisi ve kendi icraatlarının yapım ve yazarıdır. İnsan düşünce ve isteklerinin iyi veya kötü olması ya kendine kelepçe vurdurur veya kendini özgürlüğe ve mutluluğa götürür. Bir insan istediği şeyden çok, adil şekilde hak ettiği şeyi elde eder.
İyi düşünce ve eylemler asla kötü sonuçlar getirmez. Aynı şekilde kötü düşünce ve eylemler de asla iyi sonuçlar getirmez. Yani iyilik eden iyilik, kötülük eden de kötülük bulur. Çünkü tohum ne ise sümbül de odur. “Ne ekersen onu biçersin” sözü bu durumu çok güzel özetlemekte. Acı çekmek daima belli bir yöndeki yanlış düşünmenin sonucudur. Acı çekmenin tek faydası, kötü olan her şeyi arıtması ve hatayı bildirmesidir. Çünkü acı çekmek kişinin kendisiyle varlığının yasası arasında uyum içinde olup-olmadığının bir göstergesidir.
Doğru düşüncenin ölçüsü mutluluk, yanlış düşüncenin ölçüsü de perişanlıktır. Bunu herkes vicdanında tartar ve kendi kalbinde hisseder. Bir insanın sağlıklı, mutlu ve başarılı olması, çevresindekilerle birlikte insanın iç dünyası ile dış dünyasının uyumlu bir şekilde ayarlanmasının bir sonucudur. İnsanın iç dünyası, kalb ve ruhunun beslenme şekline bağlıdır. Ruhun gıdalaşması; maneviyatla ilgili olup, ilahi emir ve yasaklara tam anlamıyla uymaktan geçer.
İnsanlar düşüncelerin gizli kalacağını zannederler, oysaki düşünceler alışkanlıklarla belirginleşir ve alışkanlıklar da çevresel şartlarla somutlaşıp, davranış olarak ortaya çıkar. Her çeşit güzel düşünce zarafet ve nezaket alışkanlıklarında belirginleşir ve huzur ve neşe şartlarında somutlaşır. Sevgi dolu ve bencil olmayan düşünceler kesin ve sonsuz refah ile gerçek zenginlik şartlarında somutlaşıp, ortaya çıkar. Belli bir düşünce varlığı, ister kötü, ister iyi düşünce olsun, mutlaka karakter olarak ortaya çıkacaktır.
Bir insan doğrudan şartlarını seçemez ama düşüncelerini seçebilir ve böylece de şartlarını biçimlendirebilir. Yani “güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” ve iyi düşünceleri sayesinde kötülüklerden ve perişanlıktan kurtulur.
adarselim@gmail.com