Herkesin zamanı eşittir. Dünyada yaşayan hemen herkesin yılı 365 gün 6 saat, haftası 7 gün, bir günü de 24 saattir. Hiç kimse yılım, haftam ve günüm bu sürelerden fazladır diyemez. Çünkü ömürler farklıdır ama herkes aynı miktarda zamana sahiptir.
Fark zamanı iyi değerlendirmek, etkili kullanmak ve zaman yönetimini iyi bilmektir. Yani zamanı kontrol etmeyi öğrenmek ve uygulamaktır. Zamanımızı etkin biçimde yönetmek ve kontrolünü elimize almak gerekir. Zamana mahkûm veya esir olmak değil, hâkim veya hür olmak, yani iradeyi iyi kullanmak şarttır.
Başarılı olup hedefine ulaşanlar ile hedeflerine ulaşamayan kişileri birbirinden ayıran, en önemli etken zamanlarını nasıl kullandıklarıdır.
Aynı zamana sahip olan insanların bazıları zamanı yerinde ve uygun kullanmasını bildiği için, planlarını başarı ile uygularlar. Aynı zaman süresi içinde, diğerlerine göre daha fazla ve çok iş yaparlar. Mesela; aynı okul, aynı sınıf ve aynı okul yurdunda kalan zekâ ve bilgi düzeyleri aynı veya birbirine yakın, hemen her şartları eşit olan iki öğrenciyi düşünelim. Bu kişilerin yüksek başarı ile düşük başarıları arasındaki fark ve önemli nokta, birinin zaman yönetimini iyi bilmesi ve zamanını etkili ve verimli kullanması iken; diğerinin zamanı iyi değerlendirememesi başarı da ayırım çizgisidir. Biri santim santim yükselir ve adım adım hedefine ve başarıya yürürken, diğeri adeta “yansın bu dünya, bitsin bu rüya” dercesine başarı çıtasını düşürmekte, hedefinden ve başarıdan adım adım uzaklaşmaktadır. Yani biri vaktin kıymetini bilirken, diğeri vaktini öldürmektedir.
Bu nedenle elinizde bulunanın sadece “şimdiki zaman” olduğunu, “geçmiş zamanın” geri gelmeyeceğini ve “gelecek zamanında” elinizde olmadığını ve elinize geçse bile nasıl olacağından haberiniz olmadığı için bulunduğunuz zamanın kıymetini bilmelisiniz.
Mehmet Akif Ersoy’un bu gerçeği ifade eden bir beyti şöyledir:
“Geçen geçmiştir artık, an-ı müstakbelse müphemdir
Hayattan nasibin, bil, şu geçmek isteyen demdir”
Geçmişe artık müdahale edemeyiz; gelecekte ise neyin nasıl olacağı bilinmez. Bu sebeple bize düşen içinde bulunduğumuz zamanı en güzel şekilde değerlendirmeye çalışmaktır. Geçmişle oyalanmak da, geleceğin hayali ile avunmak da, bir aldanış ve ziyandan başka bir şey değildir.
Bişr-i Hafi; bir beyitte ifade ettiği nasihatı dinlemeli:
“Dün öldü, bugün ise, sanki can çekişmede
Yarın henüz doğmadı, doğmayacak belki de.”
Necip Fazıl Kısakürek’in “Vehim” adlı beytine de kulak verilmeli.
“Her şey kesik ve kopuk, zaman tutamaz lehim;
Mazi albümde hayal, istikbâl kalbde vehim”
diyerek, insanın içinde bulunduğu zamanın kıymetini bilmesinin çok önemli olduğunu vurgulamıştır.
Zaman yönetimi kişisel bir süreç olup, kişilerin çalışma tarzı, imkânları, alışkanlıkları zamanı iyi değerlendirmede önem taşımaktadır. Geçen zamanı geri getirmek mümkün değildir ama geçen zamandan ibret alarak gelecek zamanı iyi yönetmek, etkin ve verimli kullanmak için fırsat ve imkânların kişilere sunulmasıdır.
Zamanı değerlendirmek bir sanattır. Zaman yönetimi başarılı olmak için çok önemli bir anahtardır. Zamanınızı etkin ve verimli kullandığınızda daha az zamanda daha çok şey başarabilirsiniz.
Kimi insanlar dört, kimileri altı, kimileri de on saatlerini uykuda geçirmektedirler. Hepsinin de hayatı devam etmekte ancak başarıları da herkesçe görülmekte ve bilinmektedir. Ortalama olarak normal 6 saat uyumak yeterliyken, 10 saat uyumak arasındaki fark 4 saat etmekte ve bu süre çalışmak için iyi bir zaman dilimini oluşturmaktadır. Kimileri planlı hareket etmekte, zamanını iyi yönetmekte ve kararlı adımlarla hedeflerine doğru yürürler. Kimileri de bahaneler üreterek zamanlarını boşa heba edip öldürürler.
Atalar “Bugünün işini yarına bırakma” demişler. Unutmayalım her dün bir önceki günün yarınıydı. Bütün yarınlar gün ve dün olmadan kıymetini bilelim.
Abdülkadir Geylani: “Dünya üç gündür; dün, bugün, yarın” der. Ama “dünya bir gündür, o da bugündür “ diyenlerin sözü de çok anlam ifade etmektedir Çünkü “Geçmiş zaman elden çıkmış, gelecek ise henüz gelmemiştir öyleyse var olan kişinin içinde bulunduğu an ve gündür.” onu değerlendirmekte çok önemlidir.
Herkes bilir ki; her bugün dünün yarınıdır. Dün, bugün ve yarın denkleminde; elimizde bulunanın sadece “bugün” olduğunu, “dünün” geri gelmeyeceğini ve “yarının” elimizde olmadığını ve elimize geçse bile nasıl olacağından haberimizin olmadığını, bu nedenle, bulunduğumuz “bugünün” kıymetini bilmek büyük önem taşımaktadır. Bütün dikkat, gayret ve çalışmaları bugüne toplayıp, dünün olumsuzluklarını ve yarının da engellerini unutmamak en akıllı yol ve yöntem olsa gerek.
adarselim@gmail.com