Zilhicce ayının muayyen günlerinde farz namazların ardından özel lafızlarla tekbir getirmeyi ifade eder. Bu tekbirlere “Teşrîk Tekbirleri”, tekbirlerin alındığı günlere de “Teşrîk Günleri” denir.

Zilhicce ayının 9 – 13. günleri arasında yoğun bir şekilde icra edilen hac menâsikinin çeşidi, mekânı, vakti gibi hususlar dikkate alınarak bu ayın 8. günü “Terviye”, 9. günü “Arefe”, 10. günü “nahr / zebh” günü, yani kurban kesme ve bayramın ilk günüdür. 11 – 13. günleri “Teşrîk Günleri” diye adlandırılır.

Kur’ân-ı Kerîm’de teşrîk kelimesi geçmez ama bu tekbirlere ve teşrîk günlerine işaret eden ayetler yer almaktadır. (Bakara, 2/198-203; Hac, 22/27-37)

“Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin.  Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.” (Bakara, 2/198)

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Hac rükûnlerini benden alın, benden gördüğünüz gibi yapın.” (Müslim, Hac, 310; Nesaî, Menasik, 220)

“Sayılı günlerde Allah’ı zikredin / anın (telbiye ve tekbir getirin).” (Bakara, 2/203)

Bu ayette “sayılı günler”, teşrîk günleri olup, burada emredilen zikir, teşrik tekbirleridir. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre, arafe ve dördüncü bayram günü arasında, 23 vakit farz namazının ardında, farz namazı kılmakla yükümlü olan herkesin bu tekbirleri okuması vaciptir (bkz. Buhârî, Îdeyn, 11; Müslim, Sıyâm, 144, 145; Nesâî, İmân, 7)

“Bilinen günlerde Allah’ın ismini zikretsinler” (Hac, 22/28) ayetinde geçen “bilinen günler” Zilhiccenin ilk on günü diye yorumladığı nakledilir.

Hz. Peygamber (sav) tekbir, tehlîl ve tahmidlerin çoğaltılmasını istemiş ve kendisi de teşrîk tekbirlerini okumuştur (Dârekutnî, II, 49)

Hanefî, Hanbeli mezheplerine göre teşrîk tekbirleri şöyledir:

“Allāhü ekber Allāhü ekber lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber Allāhü ekber ve lillâhi’l-hamd” şeklindedir. Bu lafızlar Hz. Âdem (as) ile Hz. İbrâhim (as)’ında söylediklerini bazı rivayetler vardır. (İbn Âbidîn, II, 178-180)

Şâfiîler, yukarıda geçen tekbire “Allāhüekber kebîren ve’l-hamdü lillâhi kesîren ve sübhânallāhi bükraten ve asîlâ” lafızlarının eklenmesini uygun görmüşlerdir.

Teşrîk tekbirleri Hanefîler’e göre vâcip, Hanbelîler, Şâfiîler göre sünnet ve Mâlikîler’e göre menduptur. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar gizlice getirirler. Cemaatle kılınan namaza sonradan yetişen kişi lâhiḳ ise namazını tamamlayınca tekbir getirir. Bir namazda sehiv secdesiyle teşrîk tekbiri bir araya gelirse önce sehiv secdesi yapılır, ardından teşrîk tekbiri alınır. Eğer tekbir getirmeyi imam unutursa cemaat tekbir getirir. Tekbiri unutan kişi, konuşma gibi namaza aykırı bir davranışta bulunmadıkça veya camiden çıkmadıkça tekbir getirebilir.

Vacib Teşrik Tekbirleri

Arefe günü sabah namazıyla başlayıp, bayramın dördüncü günü ikindi namazında biter. Yani 23 vakit eder.

Arefe günü bin ihlas-ı şerif okumakta ayrı bir zikirdir. Bu konuda Üstad bediüzzaman şöyle demektedir:

“Bizim memlekette eskide arefe gününde bin İhlas-ı Şerif okurduk. Ben şimdi bir gün evvel beş yüz ve arefede dahi beş yüz okuyabilirim. Kendine güvenen, birden okuyabilir.” (Nursî, B. S, Şualar, 307)

Kurban bayramı öncesi iki önemli gün şunlardır:

✅ Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir.

✅ Arefe, Kurban Bayramının birinci gününden bir gün öncesine denir.

Terviye “düşünmek, akıl yormak; sulamak, suya kanmak” anlamına gelir. Terviye hakkında üç görüş vardır:

  1. Hz. Âdem (as)’ ın Kâbe’yi inşa ettikten sonra tefekkürde bulunması sonucu Cenâb-ı Hakk’ın tavafın ilk şavtından itibaren günahlarının bağışlanacağını bildirmesi.

  2. Hz. İbrahim (as)’ın terviye gecesi rüyasında oğlu İsmail’i kurban ettiğini görmesini düşünmesi.

  3. Mekke halkının terviye günü Mina’ya çıkıp orada ertesi gün Arafat’ta okuyacakları duaları düşünmeleridir.

İşte terviye gününde, sabah namazını kıldıktan sonra hacılar topluca Mina mevkiine giderler. Mina’da Mescid-i Hayf yakınına gelip orada geceler ve ertesi arefe günü sabah namazını kılıncaya kadar orada oturur ve ikamet ederler. Zilhicce’nin sekizinci günü güneşin doğmasından sonra Mekke’den Mina’ya çıkmak ve gece Mina’da kalmak haccın sünnetlerindendir.

Haccın en önemli farzı olan vakfenin yapıldığı yer Arafat’tır.  Vakfe, kurban bayramının bir gün öncesi olan zilhicce ayının dokuzuncu günü burada yapıldığı için bu güne “AREFE GÜNÜ” denmektedir.

Vakfe, arefe günü zeval vaktinden kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içinde yapılır. Hacılar zamanlarını tekbir, tehlil, telbiye, salâtüselâm ve dua ile geçirmeleri ve akşam güneşin batmasıyla birlikte Müzdelife’ye doğru yola çıkmaları sünnettir.

Arefeden önce Zilhicce’nin ilk sekiz gününde oruç tutmak sünnettir. Bu sekiz gün hacılara ve hacı olmayanlara da sünnettir. Ancak arefe günü oruç tutmak hacı olmayanlara sünnettir. Hacıların o gün oruçsuz bulunmaları sünnettir. Çünkü duâ ve ibadet etmeye güç ve kuvvetleri olabilsin.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

✅ “Allahü Teâlâ, Terviye günü oruç tutan ve günah söylemeyen Müslümanı elbette Cennete koyar.”

✅ “Terviye günü oruç tutmak, bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve cihad için gönderilen bin ata bedeldir.”

✅ “Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nâfile] oruca bedeldir.”

✅ “Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.”

✅ “Arefe günü Besmeleyle 1000 kere İhlâs suresi okuyanın günahları afv olup duası kabul olur.”

✅ “Arefe gününden üstün bir gün yoktur. O gün Allahü Teâlâ, yeryüzündekilerle iftihar ederek göktekilere, “Ey gök ehli, kullarıma bakın, rahmetime kavuşmak ve azabımdan kaçmak için uzak yerlerden geldiler…” buyurur.

✅ Arefe günü Cehennemden o kadar çok kul azat edilir ki, başka günlerde bu kadar azat olmaz.”  (Gunye)

✅ “Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.” (Taberanî)

✅ “Allahü teâlâ, Arefe günü zerre kadar imanı olanı affeder.”  (Gunye)

✅ “Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılandır.” (Beyhekî)

Kurban bayramından bir gün öncesine ait olan “arefe günü” tabiri, Türkçe’de ramazan bayramından bir gün öncesi için de kullanılmaktadır.

Üstad B.Said Nursî hazretlerininşu ifadelerini nakletmekte fayda var.

“Sizin mübarek leyali-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızı tebrik ederiz. (KL) Bütün ruh ve kalb ve aklımla sizin leyali-i aşerenizi tebrik ederiz. Bizim şirket-i maneviyemize büyük kazançları edeceklerini rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz. (Nursî, Şualar)

وَلَيَالٍ عَشْرٍ *   وَالْفَجْر / “Andolsun fecre ve on geceye” (Fecr, 89/1-2)

İkinci ayette ki; “On gece” den maksat, Zilhicce ayının ilk on günüdür. Ayette geçen “on gecenin” şu üç zamana hamledilmiştir.

✅ Hac ayı olan zilhiccenin ilk on gecesi,

✅ Hicrî yılın birinci ayı olan Muharremin ilk on gecesi,

✅ Ramazanın ilk veya son on gecesi olduğu yönünde değişik görüşler vardır.

“On gece, Kurban bayramının on gecesidir.” (Hakim, el-Müstedrek, II, 522; Ahmed b. Hanbel, III, 327; bkz. Nesai; Beyhaki)

“Sâlih amelle ilgili hiçbir gün, Allah yanında şu on günden daha sevimli değildir.” (Tirmizî, Tefsir, 89; Ahmed, 4/437, 438, 442)

Rabbim tüm mü’min ve Müslümanların cümlesinin zikir, dua ve ibadetlerini kabul etsin!.. Amin!..

 

adarselim@gmail.com