يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثٖيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى تَسَاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيبًا

وَاٰتُوا الْيَتَامٰى اَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبٖيثَ بِالطَّيِّبِ وَلَا تَاْكُلُوا اَمْوَالَهُمْ اِلٰى اَمْوَالِكُمْ اِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبٖيرًا

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın üretip-yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.” (Nisa, 4/1)

“Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.” (Nisa, 4/2)

وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُـقْسِطُوا فِي الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْؕ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَـعُولُواؕ

وَلَنْ تَسْتَطٖيعُٓوا اَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَٓاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلَا تَمٖيلُوا كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِۜ وَاِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَحٖيمًا

“Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz (evlenilmesi helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan cariye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” (Nisa, 4/3)

“Ne kadar üzerine düşseniz de kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bari birine büsbütün kapılıp da diğerini askıda imiş gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah çok bağışlayıcı (Gafur) dur, çok rahmet ve merhamet sahibi (Rahim) dir.” (Nisâ, 4/129)

Bu sure hakkında kısa bilgi vermek yerinde olacaktır.

Nisâ suresi Medine’de nâzil olmuştur, 176 ayettir. İsmini, birinci ayette geçen ve “kadınlar” manasına gelen اَلنِّسَاءُ (Nisâ) kelimesinden alır. Ayrıca bu kelime sure boyunca sıkça tekrar edilmektedir. Mushaf tertibine göre 4, nüzul sırasına göre 98. suredir.

Kur’an-ı Kerîm’in 114 suresi içinde اَلرِّجَالُ (ricâl) yani “Erkekler” ismini taşıyan bir sure olmaması, “Nisâ” ismiyle anılan bir surenin bulunması ve surede daha çok kadınlarla alakalı konuların ele alınması, İslâm’ın kadına ve özellikle de yetim kızların hakkına verdiği değer ve kıymet açısından çok dikkat çekicidir.

İkinci ve üçüncü ayetlerde ifade edilen اَلْيَتَامٰٓى (yetâmâ), “yetim” kelimesinin çoğuludur. Babasını kaybetmiş, fakat henüz buluğ çağına ermemiş çocuklara “YETİM” denir. Kocası ölmüş kadın içinde “YETÎME” vasfı kullanılır. Bu surenin çeşitli ayetlerinde yetimlerin haklarına riayet hususunda ehemmiyetle durulur.

Yetimlerle ilgili birkaç hadis şöyle rivayet edilir:

“Müslümanlar içinde en hayırlı ev; içinde yetime iyi muamele edilen evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de yetime kötü muamele edilen evdir.” (İbn Mâce, Edeb 6)

“Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizî, Birr 14/1917)

“Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 250)

“Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himâye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız” buyurmuş ve işaret parmağıyla orta parmağını göstermiştir. (Buhârî, Edeb 24; Müslim, Zühd 42)

Kur’an-ı Kerimde kadın ve özellikle de yetim kızlar için şöyle bildirilmektedir:

“Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: “Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz YETİM KIZLARA, zavallı çocuklara ve yetimlere âdil davranmanız hususunda, size okunmakta olan ayetler, bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.” (Nisâ 4/127)

Önemli olan bir husus şudur ki; günümüzde tek kadınla evlilik sanki İslam tarihi boyunca uygulanan ve hiç çok evlilik yokmuş gibi takdim edilmektedir. Aslında İslam öncesi hatta insanlık tarihi boyunca çok evlilik insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Çok evliliği kabul etmeyen günümüz bazı insan ve yönetim kanunları; batı toplumlarında olduğu gibi birden fazla kadınla kanun dışı (gayr-ı meşru) kurulan beraberlikler çok yaygın olduğunu bilmektedirler. Kaldı ki, yapılan araştırmalara göre, çok evliliğin serbest olduğu Osmanlı devletinde yüzyıllar boyunca ve büyük bir coğrafyada, birden fazla hanımı olan erkek sayısı, tek evliliklere göre çok az bir nispette kalmıştır.

Çok evlilik kanunla serbest bırakılsa ve boşanma kanunları tekrar düzeltilse sonuç Osmanlı dönemindekinden çok farklı olmayacaktır. Hem de gayr-i meşru ilişkilere gerek kalmayacak ve zinaya insanlar zorlanmış olmayacaklardır. En önemli hususta Kur’an ve şeriat emirlerine uygun hareket edilmiş olunacaktır. Konumuzla alakalı ayetleri birlikte okuyalım.

TIKLA OKU: RİSALE-İ NURDA TAADDÜD-Ü ZEVCAT / ÇOK EVLİLİK

Nisa Suresi 4/1-3 ve 129 ayetleri:

– “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın üretip-yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının?

– Nasıl sakınacağız?

– “Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınmakla” Yani Allah’ın emirlerine uymak ve sıla-ı rahmi korumakla.

– “Yetimlere mallarını verin. Neden? Veya niçin yetimlerin mallarını verelim?

– “Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmemek için” yetimlerin mallarını tam verin.

– “Onların (yetimlerin) mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin.” Eğer yetim malını kendi malımıza katıp yersek ne olur?

– “Bu, (malı katıp yemek) büyük bir günah olur.”

– “Yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız”, eğer riayet edememekten korkarsak, o vakit ne yapalım?

– “Beğendiğiniz (evlenilmesi helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer haksızlık etmekten korkarsanız” şöyle yapınız?

– “Tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan cariye ile yetininiz”

– Neden tek kadınla yetinelim?

– “Çünkü bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.”

– Adaleti uygulayamaz mıyız?

– “Ne kadar üzerine düşseniz de kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz?”

– Güç yetirilemeyen adalet veya hanımlar arasında uygulanması istenen adalet nedir?

– Çok evlilik konusunda ayette geçen ADALET, mutlak adalet değil, meşrû, marûf ve makûl şartlar içinde sağlanacak adâlettir. Kadınlar hakkında iki çeşit adalet vardır.

Birisi infak ve kasm denilen geceleme nöbeti ki, hukukta adalet ve eşitliktir. Bu güç ve iktidar dahilindedir isteğe bağlı olan işlerdendir. Ayette teklif olunan ADALET budur.

Diğeri ise sevgide adalet ve eşitliktir ki, bu beşerî güç ve iktidarının dışındadır. Çünkü muhabbet, zorunlu işlerdendir. İnsanın elinde olmayan duygulardan yasaklamak, mâlâyutâk (güç yetmezlik) olur. Çünkü insanın elinde olmayan bir muhabbet, bir sevgi ve bir duygudur.

Ayetteki teklif olunan ADALET, mümkün olan hukuktaki adalettir ve korkulması gereken adaletsizlik diğerini karılık muamelesinden tamamen mahrum bırakıp, büsbütün terkedilmiş askıda bırakılmış ve ihmal edilmiş gibi eza etmektir.

Çok evlilikte hanımlar arasında adaletli davranmak ikiye ayrılır:

1- Maddî adalet

2- Manevî adalet

MADDÎ ADALET: Aslında ayette kadınlar arası istenen adalettir. Yani yanlarında gecelemeyi aralarında eşit paylaştırmak, yemek, içmek, giyinmek, mesken gibi geçim harcamalarında eşitliği sağlamak ve adil davranmaktır.

MANEVÎ ADALET: Kalbî yakınlık olan meyil ve sevgi hususunda, duygularda ki istenen bir adalettir. Ayette uyulması istenen adalet bu değildir. Çünkü bu, insanın elinde olan ve duygularına sınır koyacak bir durum değildir. Ancak çok evli olan bir koca; elinden geldiği kadar duygularını frenlemeye çalışmalı, aşırıya kaçmamalı ve açığa fazla vurmamalıdır.

– “Ne kadar üzerine düşseniz de kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz?” O zaman ne yapalım?

– “Hiç olmasa birine büsbütün meyledip, diğerini ne kocalı ne de kocasız bir halde askıda bırakmayın.”

– Şayet unutur, yanılır, ülfet ve gaflet ile hanımlardan birine karşı adaletsizlik yapar askıda bırakırsak ne yapmalıyız?

– “Eğer yanlış davranışlarınızı düzeltir ve birbirinize haksızlık etmekten ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah çok bağışlayıcı (Gafur) dur, çok rahmet ve merhamet sahibi (Rahim) dir.” (Nisâ, 4/1-3 ve 129)

TIKLA OKU: KUR’AN TEFSİR KİTAPLARINDA TAADDÜD-Ü ZEVCAT / ÇOK EVLİLİK  

Hemen hata ve kusurunuzu düzeltir, tövbe ve istiğfar ederek hanımınızın gönlünü alır, hoş eder ve helallık alırsınız. Allah’ın Gafur ve Rahim olduğunu bilir, tekrar hata yapmaktan korunmayı şiar edinirsiniz.

Tek veya çok evlilik şartlara ve erkeklerin tercihine hanımının rızasına kalmış bir iştir.

 

ÖNEMLİ NOT:

Ayetlerin okunmasında (“”) Tırnak işaretleri arası ayet mealleridir. Bize ait olan cümleler ise İTALİK yazılı olanlardır.

 

adarselim@gmail.com