“Onların gizli konuşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi veya bir iyilik yapmayı yahut insanların arasını düzeltmeyi isteyenler böyle değildir.” (Nisâ, 4/114)

“Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.” (Enfâl, 8/1)

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurât, 49/10)

Müslümanların vazifesi, yeryüzünde sulh ve barışı gerçekleştirmek, en mükemmel toplumun İslâm toplumu olduğunu canlı örneklerle ispat etmektir. Bu da, din kardeşlerini sevmek ve onlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamakla mümkündür.

Resûlullah (sav) birbiriyle kavgalı iki kişinin kapıda bağırıp çağırdıklarını duydu.

Borçlu adam, alacaklı olandan, alacağının bir kısmını bağışlamasını ve kendisine anlayışlı davranmasını istiyordu. Alacaklı olan ise:

– “Vallahi yapmayacağım” diyordu.

Onların yanına çıkan Resûlullah (sav):

– “Nerede, o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” diye sordu. Alacaklı olan:

– “Buradayım ey Allah’ın Resûlü!. Nasıl istiyorsa öyle olsun” dedi. (Buhârî; Müslim)

Hz. Fatıma (ra) validemiz bir gün;

– “Ya Ali!. Hasan ve Hüseyin aç, evde yiyecek hiç bir şey yok, gidip yiyecek bir şeyler alsana” der.

Hz. Ali (ra) yiyecek almak için evden çıkar, fakat sadece altı dirhemi vardır. Giderken yolda kavga eden iki insana rast gelir. Onlara:

– “Niçin kavga ettiklerini” sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu ve alamadığını söyler.

Hz Ali (ra) cebindeki altı dirhemi çıkarır, alacaklıya verir ve eli boş olarak evine döner.

– “Cennet kadınlarının seyyidesi” olan Hz. Fatma (ra) annemiz:

– “Ya Ali, bir şey almadın mı?” diye sorunca, Hz. Ali (ra):

– “Bir şey alamadım ama ‘ara düzelttim’ ya Fatma” der.

Hz Fatma (ra)’nun yüzünde nurlu bir tebessüm belirir. Zira kocasının bu güzel hareketinden çok memnun kalmıştır.

Az sonra Hasan’la Hüseyin ‘acıktık’ diye ağlamaya başlarlar.   Hz. Ali bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar. Yolda elinde besili çok güzel bir deve olan bir adama rastlar. Adam;

– “Ya Ali!. Bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım” der. Hz. Ali (ra);

– “Param yok” der. Adam;

– “Olsun, bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum. 150 dirhem, al bu deveyi sonra ödersin” der.

Hz Ali (ra) deveyi alır, yolda giderken başka bir adama rastlar.

– “Ya Ali bu ne güzel bir deve. Ben bunu 300 dirheme alayım ne olursun beni reddetme” diye ısrar eder. Hz Ali:

– “Ama ben bunu 150 dirheme aldım” diye cevap verir. Adam;

– “Olsun, ben onu çok beğendim” der ve deveyi 300 dirheme alır.

Hz Ali yiyecek bir şeyler alır ve mutlu bir şekilde eve döner.

Daha sonra Hz. Peygamber (sav)’in huzuruna çıkar. Efendimiz (sav) tebessüm ederek;

– “Gel, ya Ali gel de şu deve hikâyesini anlat” diye buyurur.

Hz. Ali (ra) hadiseyi anlatınca, Allah Resulü (sav) şöyle buyurur:
– “Ya Ali!. Sen ki “ara düzelttin”, Yüce Allah Cebrail (as) ile sana bu deveyi sattı. Sonra İsrafil (as) ile de o deveyi senden geri satın aldırdı.

Her kim ki dargın olanların arasını yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten, kavga ve kargaşadan insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali!.” diye buyurur.

Resûlü Ekrem (sav) Ebû Eyyüb’e:

– “Yâ Ebâ Eyyüb, sana kazancı çok olan bir ticaret haber vereyim mi?” Eyyüb’de:

– “Buyrun, Yâ Resûlullah” dedi. Resûlü Ekrem (sav):

– İnsanların arası bozulduğu vakit düzelt, araları açılanların da aralarını (bul) yaklaştır” (Bezzar; Teberani) buyurmuştur.

“Ademoğlu, namaz kılmaktan, iki kişinin arasını düzeltmekten ve güzel ahlaktan daha faziletli bir amel işlemiş değildir.” (Camiüssağir, 7947)

 

adarselim@gmail.com