İnsanın başarıda en büyük kuvveti, ruhi dinamizmindedir. “Yumruğun kuvveti, koldan çok zihindedir” sözü bir hakikattir. Tıpta geçerli olan “Hastalık yoktur, hasta vardır” anlayışı gibi, eğitim ve öğretimde de; “Başarısızlık yoktur, başarılı olmak vardır” kaidesi geçerlidir. “Başarılı olmak istiyorum” demek yerine “başarılı olacağım” denilmelidir.
Bu nedenle öğrenmek isteyen kişi için, başarının en önemli şartı kişinin kendine güvenmesidir. Zaten başarı, “Yapamam” fikrini, “yapabilirim ve yaparım,” düşüncesine çevirmekle başlar. Aslında inanmak yarı yarıya başarmaktır. Çünkü inanan kişi, kendini hedefine “adayan” kimsedir. Yani hedefine odaklanan, kara sevdaya tutulmuş, gözü başkasını görmeyen demektir. İnsan hayal ettiği kadar yaşar ve ideallerini hayal ettiği derecede hayata geçirme başarısına kavuşabilir.
Mevlana; “İnsan hedefleri kadar değerli, hedefe götüren irade ve aşkları kadar güçlüdür” der. Çünkü insanı hedefe koşturan aşk önemli bir motivasyon ve güçtür.
Bediüzzaman “İnsan hangi bir şeye teveccüh ederse, onunla bağlanır ve onda fani olur” demektedir. Hayalin gücü his ve heyecandır. Hayallerimiz fikirlerimizi, fikirlerimiz de ideallerimizi oluştururlar. Bunları hayata geçiren güç ise his ve heyecanımızdır. Bütün hissiyatlarıyla işe başlayanların samimiyeti mutlaka başarıyı sağlayacaktır. Buna “İş hayatında ihlâsla çalışmak” denir. Bu ihlâsla kim ne isterse Allah verir. Yüce Allah ihlâslı kullarını mahcup etmez.”
Bir kişinin “Ben başarılı olamam” düşüncesi, kişinin kendi kendine yaptığı en kötü bir telkindir. Çevrenin kişiler üzerinde ki en kötü telkini de, “Sen adam olamazsın” şeklindedir. Bu nedenle kendinize inanınız.
Başaracağınıza güvenerek, Kur’ân-ı Kerim’in
“Karar verip azmettiğinde, artık Allah’a tevekkül et.” (Al-i İmran, 3/159)
“Bizim için çaba sarf edenleri, yollarımıza hidayet ederiz.” (Ankebut, 29/69)
“İnsan için ancak çalıştığı vardır. “ (Necm, 53/39) İlahi hitaplarını rehber edinmelisiniz.
Başarı elde etme de hedefin varlığına bağlıdır. Hedefe doğru yürümekte, idealist olmayı gerektirir. Bu bakımdan “Her insan veya her öğrenci kendisine yüce idealler seçmeli!.” Çünkü insanı yaşatan ve yönlendiren güç, kendisinin seçtiği idealleridir. Her insan, ideali kadar büyüktür. İnsan, yaratılış itibariyle basit hedeflere tenezzül etmiyecek kadar ulvi bir mahiyettedir. Bir insanın hayatta başarılı olabilmesi için yüksek bir hedef belirlemesi ve o hedefe doğru yürümesi gerekir. Çünkü hedef bir ufuktur. Ya varılır, ya varılmaz. Fakat hiç olmazsa o yolun yolcusu olmak gerekir. Hani anlatılır; hac yolundaki karıncaya, “bu gidişle mi varacaksın?” dediklerinde, “hiç olmazsa o yolda ölürüm ya” demesi gibi, geleceğin altın nesli bu yüce hedef için herşeyini feda etmeli. Çünkü “Büyük davalar büyük adamlar ister.”
“Sabretmek daha iyidir. Sabır insanı hedefine ulaştıran kılavuzdur” Bir an önce sonucu görmeye eğilimli sabırsız gençlere kıdemli iş adamları ve tecrübeli kişiler; “Civcivlerini yumurtadan çıkmadan saymaya kalkma,” derler. “Diktiğin fidanın kök tutup tutmadığını görmek için her gün yerinden sökersen, hiçbir zaman kök tutamazlar!.” Kısa zamanda sonuç görmek isteyenler atalete ve öğrenilmiş çaresizliğe en yatkın insanlardır. Üç denemede sonuç alamayınca, iki ret cevabıyla karşılaşınca, yüzlerine kapanan ikinci kapıda hayallerinden vazgeçerler.
Herkesin zamanı eşittir. Bu dünyada yaşayan herkesin yılı 365 gün 6 saat, haftası 7 gün, bir günü de 24 saattir. Hiç kimse yılım, haftam ve günüm bu sürelerden fazladır diyemez. Çünkü ömürler farklıdır ama herkes aynı miktarda zamana sahiptir. Ancak fark zamanı iyi değerlendirmek, etkili kullanmak ve zaman yönetimini iyi bilmektir. Yani zamanı kontrol etmeyi öğrenmek ve uygulamaktır. Biri santim santim yükselir ve adım adım hedefine ve başarıya yürürken, diğeri adeta “yansın bu dünya, bitsin bu rüya” dercesine başarı çıtasını düşürmekte, hedefinden ve başarıdan adım adım uzaklaşmaktadır. Biri vaktin kıymetini bilirken, diğeri vaktini öldürmektedir. Vaktini öldürmek; zamanını iş yapmadan, ders çalışmadan, zamanı kötü kullanma veya boş şeylerle vakit geçirmek demektir. Zaman israfı para israfına benzemez. Zamanı verimli kullanmak büyük önem taşımaktadır. Bu bakımdan verimi azaltıcı etkenleri ortadan kaldırmak gerekir.
Öğrenciler çoğu zaman ders çalışmayı, çok zor ve usanç veren bir iş olarak görürler. Bu duruma da kendilerinin dışında gerekçe bulmaya çalışırlar. Bu veya şu derslere; “çok çalışıyorum ama anlamıyorum.”, “defalarca okuyorum ama öğrenemiyorum” gibi gerekçeler üretirler. Ne gariptir ki aynı o öğrenci “çalışıyorum ama çalışma yöntemini bilmediğim için anlamıyorum.”, “defalarca okuyorum ama etkili ve kalıcı okumayı bilmediğim için anlayıp öğrenemiyorum.” demiyor.
Bu gerekçeler doğru olabilir ama sebebini araştırmadan böyle hükmetmek acaba doğru mudur?
O derslerde başarılı olanlar ile anlayanlar yok mu?
Galib ekseriyetle anlayan, başarılı olan ve yüksek not alanlar çok değil mi?
Sorun kimi öğrencilerin anlama, kavrama ve muhakeme gücü bir birinden farklıdır. Bu nedenle kimi bir kez okuyunca, kimi iki, üç, kimi dört veya beş kez okuyunca anlar ve konuyu kavrar. Bunun içindir ki “kavranılamayan ders yoktur, anlaşılamayan ders vardır” bir başka ifadeyle “öğrenilemeyen ders yoktur, öğrenmek istenilmeyen ders vardır” sözleri geçerlidir.
Bu nedenle bir ders ya da konu içinde ayrılacak süre öğrenciden öğrenciye değişebilir. Her öğrenci zamanı kendine göre ayarlamalı ve zaman yönetimini bilmelidir. Geçen zamanı geri getirmek mümkün değildir ama geçen zamandan ibret alarak gelecek zamanı iyi yönetmek, etkin ve verimli kullanmak için fırsat ve imkânların kişilere sunulmasıdır. Zamanı değerlendirmek bir sanattır. Hedefe ulaşmak ve başarıyı elde etmek için etkili ve verimli çalışmak gerekir.
Unutulmaması gereken, çok çalışmak başarıya ulaşmak için yeterli değil, etkili ve verimli çalışmak önemlidir. Çünkü Atalar “Bugünün işini yarına bırakma” demişler. Unutmayalım her dün bir önceki günün yarınıydı. Bütün yarınlar gün ve dün olmadan kıymetini bilelim. Sonra çalışırız diye kendimizi boşuna avutmayalım.
“Hiçbir şeyde başarılı olamam”, “bu işi başarmak için gerekli yeteneklere sahip değilim” ve “ben bu dersi anlamıyorum veya sevmiyorum” gibi önyargılar, kişileri atalete atar. Kişinin çalışma şevkini kırar, azim ve heyecanını söndürür. Bu öyle bir tuzaktır ki, kişileri başarı yolundan geri döndürür. Çünkü zaman yönetimi aslında kendinizi yönetmektir. Zaman yönetimi başarılı olmak için çok önemli bir anahtardır. Zamanınızı etkin ve verimli kullandığınızda daha az zamanda daha çok şey başarabilirsiniz. Başarıda ulaşılmak istenen hedef için “zamanla ilgili planlama” yapmak son derece önemlidir.
İLGİLİ YAZILAR
BAŞARI KURALLARI
BAŞARIYA HAYALİN ETKİSİ VAR MI?
(S. Adar, “Başarılı Evlat Yetiştirmek” eserimden)
adarselim@gmail.com