Dünya; “yakın olmak” manasına gelen dünüv kökünden türemiş “en yakın” anlamındaki ednâ kelimesinin müennesidir. Dünya kelimesinin “alçaklık, kötülük” manasındaki denâet kökünden geldiği de söylenilmektedir. Söz konusu üç kelimeye göre dünya; en yakın veya pek alçak manasında bir sıfattır.
Kur’an’da ahiret ve ahiret karşılığı olmak üzere çok defa “yakın hayat” manasındaki el-hayâtü’d-dünya tamlamasında hayat kelimesinin sıfatı olarak, bazan da belirli isim olarak kullanılmıştır. Hadislerde ise belirli ve belirsiz isim olarak da geçer. (DİA, Süleyman Uludağ, Dünya md., Yazır, I, 403) Bunlara misal verecek olursak; “es-semâ’ed-dünya”, “ed-darü’d-dünya” ve “ed-darü’l-ahiret”, “ed-dünya melunetün / Dünya mel’un (lanetlenmiş) dur” gibi. Konuyla alakalı olarak vereceğimiz ayet ve hadislerde de birçok örnekleri görülebilecektir.
Kur’an’da “el-hayâtü’d-dünya” olarak geçmesi, dünyanın hayatı değil, dünya denilen hayat; ahiret hayatına göre süşî, alçak hayat veya içinde bulunduğumuz en yakın hayat demektir. (Yazır, I, 403) Çünkü dünya ölümden önceki hayat, ahiret ise ölümden sonraki hayattır. Dünya; ahiretin zıddı olan şehadet âlemi, yani içinde yaşadığımız ve hayatımızı devam ettirdiğimiz bu âlemdir. Bu âlemin sonu ahirettir, yani ölümden sonra başlayan ve ebede kadar uzanan âlemdir.
Ancak bazan dünya isim olarak arz anlamında da kullanılmaktadır. Şöyle ki, dünya denilince arz ve onun atmosferini (yani en yakın semayı) içine alan bir terim olarak da ifade edilmektedir. Bu bakımdan ahiret öncesi hayat anlamına gelen dünya, geniş kapsamlı bir terimdir. Dünya, ahiret yolunda bir uğrak yeri ve ahiret için hazırlık dönemidir.
Bir hadis-i şerif de;
“Dünya, arz ile semâ arası boşluğundadır” denilmiştir.
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de:
“Dünya hayatı sizi aldatmasın”
“Bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise gerçek hayatın ta kendisidir. Eğer bunu bilseler.”
“Dünya hayatı bir oyundan, bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise, Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?”
“Biliniz ki dünya hayatı oyun ve eğlenceden, süsten, aranızda övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olmaktan ibarettir. Bu bir yağmur gibidir ki, yerden bitirdiği nebât, çiftçilerin hoşuna gider. Sonra o kurur da onu sararmış görürsün. Sonra da çer-çöp haline gelir. Ahirette şiddetli bir azap ve Allah’tan bol bağışlama ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.”
“Onlara dünya hayatının misalini şöyle ver: Tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışmış, nihayet rüzgârların savurup götürdüğü bir çöp kırıntısı olmuştur. Allah her şeye muktedirdir.”
“Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Baki olan salih ameller, Rabbinin katında daha sevaplı ve ümitçe daha hayırlıdır.”
“Size verilen her şey, dünya hayatının geçici malıdır. İman edip ve Rablerine tevekkül edenler için, Allah yanındaki daha hayırlı ve devamlıdır.”
(Lokman, 31/33, Ankebût, 29/64, En’am, 6/32, Hadid, 57/20, Yunus, 10/24, Kehf, 18/45, Al-i İmran, 3/14, Kehf, 18/46, Şura, 42/36, Kasas, 28/60)
Dünya hayatının kısalığını ve gelip geçici olduğunu, Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (sav) şu şekilde ifade buyurmuştur:
“Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden yolcunun misâli gibidir.”
“Dünya ahiretin mezraasıdır.”
“Dünya, (ahiretteki makamına nisbetle) mü’mine zindan, kâfire de (cehennemdeki yerine nisbetle) cennettir.”
“Dünya; evi olmayanın evi, malı olmayanın da malıdır. Onu aklı olmayan toplar.”
“Cennette bir değneğin işgal edeceği yer, dünyadan ve ondaki mevcut şeylerden daha hayırlıdır.”
Üstad Bediüzzaman’ın tanımı şöyledir:
“Dünya; bir zikirhane-i Rahman, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydân-ı imtihan-ı ins ü cândır. Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir. Ancak Cenab-ı Hakk’ın ebedî ve sermedî olan ‘Dar-üs-selâm’ menziline dâvetlisi olan mahlûkatın içtimâ (toplanma) ları için bir han ve bir bekleme salonudur.
Bu dünya bir misafirhanedir. Meyveleri ahiret pazarına gönderilen bir şecere-i hayret-nümadır. Dünya, dâr-ül-hikmettir, dâr-ül-hizmettir, dâr-ül-ücret ve mükâfat değil.” (Nursî, S., rnk) Sözün kısası dünya, her insanın içinde bulunduğu ANDAN ibarettir.
adarselim@gmail.com
(S. ADAR, Yaşadığımız Dünya adlı eserden)