“İnsanın kişilik kumaşı, anadili ve dini inancının tezgâhında dokunur. Dinî inanç, itikad ve anadili toprağının dışında yabancı bir dilin havasını soluyarak yetiştirilen her kişi, ister istemez kendi toplumuna, kendi öz değerlerine ve dinî inancına yabancılaşır.
Eğer bir milleti yıkmak istiyorsanız; onun dilini, dinini ve öz benliğini yok etmek için zihin tarlasına yabancı tohum ekiniz!.. Çünkü bir millet önce dille, sonra belle daha sonra da din ile yıkılır.
“Bugünün Gençlerine” adlı şiirimde şöyle seslenmiştim:
……………………………..
Her şey sana emanet, ey genç, unutma sakın!..
Sizden, nesl-i ati hesap sorar, ona bakın
Bir neslin evladısın, hiç unutma her zaman
Mirası devredeceksin, vakti geldiği an
Yurda hain kurdu sokma, bil ki gizli düşman
Fikirle beynini uyutur, olursun pişman
Ey genç bil!. “Dil, bel, din” ile yıkılır bir millet
İçimize sokulmuş, bir asırdır bu illet
Dil yaygarası, hep çalkalıyor bu vatanı
Rastladım, çok ucuza bu vatanı satanı
Ey gençlik!. Vatan düşmanını çok iyi tanı
Selim’den sizlere kalsın çok iyi bir anı
(Ekim 2019)
Milli şuur ve öz benliğimizi korumak, Türkçemizin “Dünya Dili” olmasını istiyorsak; dinî inanç, itikad ve anadilimiz olan Türkçeye sahip çıkmamız lazımdır. “Din Ve Dil” öyle mezc olmuş ki, Türkçe dili olan vücudumuza “Hak Dini, Kur’an Dili” deri olmuş, zırh olmuş, hayat vermiştir. Şöyle ki:
“Elfaz-ı Kur’aniye ve tesbihat-ı Nebeviyenin lafızları camid libas değil; cesedin hayatdar cildi gibidir, belki mürur-u zamanla cild olmuştur. Libas değiştirilir; fakat cild değişse, vücuda zarardır. Belki namazda ve ezandaki gibi elfaz-ı mübarekeler, mana-yı örfîlerine alem ve nam olmuşlar. Alem ve isim ise, değiştirilmez…
Meselâ: Nasılki bir hayvanın veyahut bir meyvenin derisi soyulsa, muvakkat bir zarafet gösterir; fakat az bir zamanda o zarif et ve o güzel meyve, o yabanî ve paslı ve kesif ve ârızî deri altında siyahlanır, taaffün eder. Öyle de şeair-i İslâmiyedeki tabirat-ı Nebeviye ve İlahiye, hayatdar ve sevabdar bir cild, bir deri hükmündedir. Onların soyulmasıyla, maânîdeki bir nuraniyet, muvakkaten çıplak -bir derece- görünür; fakat cildden cüda olmuş bir meyve gibi, o mübarek manaların ruhları uçar, zulmetli kalb ve kafalarda beşerî postunu bırakıp gider.. nur uçar, dumanı kalır. Her ne ise… (Mektubat, 340, 396)
Milli dil ve şuur yok olunca, milli duygu da kısa zamanda yok olmaya mahkûmdur. Sormak istiyorum:
Kitle iletişim araçlarının dili kime hizmet ve hitap ediyor?
Bir örnek; “Global konsepte marjinal kalmamak için subjektif hazırlanmış spekülatif ekonomi trendlerine değil de realitelere bakmak zorundayız.”
İşte on dört kelimenin altısı Türkçe, sekizi yabancı kelime olan bir cümle. Evet, Türk memleketinde baykuş ve kargaların ötüşü böyle iken, haykırışları da şöyle oluyor:
“Din Dili” ve “Kur’an Türkçesi Dilimiz”den Arapça kelimeleri ayıklayalım, çıkaralım, atalım.” Geçmişte yaşanmış ve yaşanmaya ve yaşatılmaya da devam edilen doğu dillerine hayır, batı dillerine evet zihniyetidir.
Böyle davranış, söylem ve eylemler; bilim mi, ilim mi, yoksa filim mi? Karar sizlerin!…
İlahî kelam Kur’an’dan bir ayet şöyledir:
“Sen onları sözlerinden tanırsın” (Muhammed, 47/30)
KUR’AN TÜRKÇESİ DİLİMİZ
Türkçe; Orta Asya’dan uğurlanmış
Talas harbinde cihada bulanmış
Manen iman, İslam ile sulanmış
O bizim “Kur’an Türkçesi” dilimiz
Türk’ün öz dilidir Türkçe; onu bil
Yurttan çıkarken, sade narin bir dil
Kur’an nuruyla, mezc olduğunu bil!..
“Kur’an Türkçesi” olan ulvî bir dil
Türkçe lisan hayat demek, insana
Yozlaştırmak istiyorlar, baksana
Dilimiz evimiz, hem kimliğimiz
Türkçeye uzanan, eli keseriz
“Sözün gücü” silâh gücünden, çoktur
Dilin gücü, elin gücünde yoktur
Kelam vardır, insanları öldürür
Kelam vardır, insanları güldürür
Yüce Türkçe zengin, engin, bir lisan
Rahat konuşabilir onu, her insan
Bu “Ses Bayrağı” dikilmiş her yana
“Dünya Dili Türkçe” dildir cihana
Diller var; hayatı sönmüş, yok olmuş
Diller var; ölümsüz bir hayat bulmuş
Diller var; iman, İslam’la yoğrulmuş
Böylece “Türkçe Dünya Dili” olmuş
Diller doğar, büyür yaşar bir hayat
Türkçe kültür, sanat hem edebiyat
Arz’a yayılır, sanatkâr dilinden
Türkçeye sadık yazarlar elinden
“Kur’an Dili Tükçe”yi konuşmaktan
Şeref duyarım, okuyup yazmaktan
Hisse alırım, ayet manasından
Haberim olur, hadis anlamından
Milli şuur atar damardır, dilde
Makes bulur, muhatap gönüllerde
Ekilen söz, yeşerir zihinlerde
Fikir olur, Dünya Dili Türkçe’de
Dildir, fikrin vazgeçilmez toprağı
Düşüncenin filizlenen yaprağı
“Ses Bayrağı”dır, Türkçe’nin sancağı
Yedi kıta olmuş, Türk’ün ocağı
Müslüman milletiz, incitmeyiz biz!..
“Kalb-i Selim” olan Türk milletiyiz
“Kur’an Türkçesi” olsun “Dünya Dili”
Hepimiz canı gönülden isteriz!..
(Aralık 2021)
adarselim@gmail.com