Beden ruhun sarayı, zihnin hizmetçisidir. Ruh ve bedenin sağlığı, iyi ve kötü düşünceye bağlıdır.

Kötü düşüncelerin barındırılmasının beden üzerinde hastalığa, iyi düşüncelerin ise beden üzerinde sağlığa etkisi vardır. Çünkü hastalık ve sağlığın kökeni düşüncede yatar. Kötü düşüncelerde korku, endişe ve ümitsizlik gibi hastalıklı düşünceler hâkimdir. Korku ve endişelerin insanı hızla güçsüzleştirdiği ve zayıf bırakarak ölüme götürdüğü bilinmektedir. Çünkü endişe hızla bedenin (hücrelerin) moralini çökertir, ruhu bunalımlara, strese ve karamsarlığa iter ve böylece onu hastalığa karşı savunmasız hale getirir. Zaten kötü düşünceler kısa sürede sinir sistemini mahveder.

Güzel, iyi ve mutluluk veren düşünceler bedene dinçlik, vücuda zindelik ve ruha huzur kazandırır. İyi düşünceler hücrelerin besin kaynağıdır. İnsan bedeni de hücrelerden teşekkül etmiştir. İyi bir yaşam ve temiz bir beden, maneviyatla beslenmiş sağlam bir kalpten doğar. Kirli bir zihinden elbette kirli bir yaşam ve bozulmuş bir beden ortaya çıkar.

Demek düşünce sözün, eylemin, yaşamın pınarıdır. Düşüncenin besinler üzerinde bile olumlu ve olumsuz etkileri büyüktür. Düşüncenin besinleri etkilediği gibi, besinlerde düşünceyi etkilemektedir. Düşünce üzerinde ve bedenin beslenmesinde helal ve haram yiyeceklerin etkisi kesin ve de kaçınılmazdır.

Bunun için Yüce Allah,

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin!.” (Bakara, 2/168)

“Size temiz ve hoş olan şeyler, ….helâl kılındı.” (Maide, 5/4)

“Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.” (Enam,6/118)

“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Maide, 5/88) buyurmaktadır.

Bu nedenle beslenme düzenini değiştirmeyene veya emr-i ilahi doğrultusunda hareket etmeyenin düşünceleri de değişmeyecektir. Bir insan düşüncelerini saflaştırdığı zaman, zaten temiz olmayan yiyeceklere de istek duymaz. İyi düşünceler iyi alışkanlıklar getirir. Düşüncelerini arındıran kişinin bedeni de hastalıklardan arınmış olur. Demek bir insan bedenini kuvvetlendirmek, olgunlaştırmak ve mükemmel kılmak istiyorsa, zihnini güzelleştirmesi gerekir. Hased ve kıskançlık, kin ve nefret, hırs ve ye’is gibi manevi kötü hastalıklar da bedenin sağlığını ve letafetini bozarlar. Unutulmaması gereken şey; bedenin hastalıklarını yok etmek için iyi ve neşeli düşünceler gibi doktor yoktur. Kederi yok eden iyi niyet gibi, bir rahatlatıcı da yoktur. İnsanın kötü niyet, şüphe, vesvese, kıskançlık düşünceleriyle yaşaması, insanın kendinin psiko-sosyal bir hapishanede kalması demektir.

“Her şeyin iyisine bak” kaidesince her şeyin iyisini düşünmek, her şeye neşeyle bakmak, her şeyin iyi ve güzelini görmek ve öğrenmek insana cennet hayatı yaşatır. İnsan düşüncesi sayesin de huzurlu yaşar ve mutlu olur. Bu bakımdan her insan dini inanca bağlı kalmalı ve inancı gereği de yaşamalıdır. Ahiret için bu dünyaya gönderilen insanın asıl hedefi de ahret yani cennet olmalıdır. Bu nedenle insanın düşünme gücü ve şekli de sebatla ortaya koyulan hedefin üzerine odaklanmalı ve bunu da insan asıl görevi haline getirmeli ve kendini onun elde edilmesine adamalı, düşüncelerinin geçici dünya heves ve isteklerine izin vermemelidir. Bu da ancak insanın kendine hâkim olması ve düşüncesinin yoğunlaştırılmasına bağlıdır. Bu bakımdan insanın başardığı ve başaramadığı her şey doğrudan kendi düşüncelerinin sonucudur, denebilir.

Ruh ve beden sağlığının bir bütün olduğu göz önüne alındığında; olumlu ruh halinin sağlığımız üzerinde olumlu etki yapacağı tabiidir. Olumlu ve iyimser bir bakış açısına sahip olan kişilerin daha sağlıklı bir ömür geçirmeleri ve yaşlanma sürecine daha geç girmeleri bilinmektedir. Yaşlanma konusunda endişe taşımanın ve olumsuz düşüncelerin yaşlanma sürecini hızlandırdığı da bir gerçektir.

Pozitif düşünmek sağlıklı bir yaşam için en önemli bir davranış biçimidir. Pozitif olmak ruh ve akıl sağlığı açısından çok önemli bir özelliktir. Bu tür düşünen insanlar sorunlar karşısında daha dirençli olup, olaylara olumlu bakabilirler. İnsan bedenindeki hücrelere ve hava zerrelerine dahi etki ederek kişi kendi yaşamını ve de çevresini etkiler. Negatif düşünceye sahip olanlar ise bunun tam aksine kendine ve çevresine olumsuz enerji yayarlar.

Bir insanın güçsüzlüğü ve gücü, iyiliği ve kötülüğü başkasına değil, kendisine aittir. Çünkü insan acıları ve mutlulukları kendi içinde geliştirir. Yani nasıl düşünürse öyledir. Bu nedenle hayallerinizi ve ideallerinizi yaşatınız. Zihninizde biçimlenen güzelliği, en saf düşüncelerinizi kaplayan hoşluğu yaşatınız. Çünkü tüm keyifli durumlar, nefis ve çevre onlarla düzelecek ve yeşerecektir. Eğer onlara sadık kalırsanız, sonunda dünyanız onunla inşa edilecektir. Unutmayınız!. Arzulamak elde etmek, istemek de başarmaktır.

Zihnin sükûneti, ruh ve bedenin güzel beslenmesinin kaynağıdır. Bir insan, kendisinin düşünceyle gelişen bir varlık olduğunu anladığı ölçüde huzura kavuşur. Güçlü ve sakin bir insan her zaman sevilir ve saygı görür. Kurak topraklarda gölge veren bir ağaç ya da fırtınada siper olan bir kaya gibidir. Sakin bir kalbi, sağlıklı bir bedeni, dengeli bir yaşamı ve gerçek hedefine varmayı kim istemez? Doğru düşünce ustalıktır unutmayın…

 

adarselim@gmail.com