Yalan, bir şeyin, gerçeğinin tersine, zıddına beyanda bulunma demektir ve dereceleri de oldukça çoktur. Bunlardan bir kısmı açık yalandır.

Aynı ortamda bulunanlar arasında herkesçe görülen ve bilinen bir kırmızı halı var. Konuşurken mavi halı serili demek açıkça bir yalandır. Çünkü söylediğimiz söz gerçeğe uygun düşmemiştir. Özellikle saat dokuza birkaç dakika var. O sırada birisi size saatin kaç olduğunu sordu. Siz de “saat dokuz” dediniz, işte bu bir yalandır. İşin doğrusu o esnada saatiniz kaçı gösteriyor ise, onu aynen ifade etmektir.

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar.” (Ahzâb, 33/70-71)

Anne Babanın Çocuğuna, Yalan Söylemesi

Bir öğretmen derse geç gelen öğrencisine niye geç kaldın? diye ısrarcı bir şekilde her zaman soruyorsa öğrenci de her defasında değişik mazeretler uydurup -Allah korusun- yalan söylemesine vesile olabilir. Ayet ve hadisler bizlere iyi veya kötü şeylere vesile olanların o iyi veya kötülükten payları olduğunu söyler. (Bkz. Nisa, 4/85)

Anne babada çocuğu ile iyi iletişim, iyi bir diyalog kuramazsa -Allah muhafaza- onları yalan söylemeye itebilir. Anne veya baba çocuğunun yanında yalana asla ve asla yer vermemeli, iyi bir örnek olmalıdır. Telefonda sizi arayan biriyle görüşmek istemediğinizde çocuğunuza “evde yok de, evde yok de!” diye söylettiğiniz yalanı, çocuk sizi yalancı olarak telâkki edecek, çocuk anne babayı örnek alarak yalancı olacaktır. Bu şekilde hareketlerin yalan olduğunu Peygamberimiz (sav) şöyle açıklıyor: Abdullah b. Amr (ra) diyor ki:

“Peygamber (sav) evimizde bulunduğu bir günde, annem, “yavrum gel, sana bir şey vereceğim” diye beni çağırdı. Peygamberimiz (sav) anneme:

– Çocuğa ne vermek istedin? diye sordu. Annem:

– Hurma vermek istedim, dedi. Bunun üzerine   Peygamber (sav):

– “Dikkat et!. Eğer ona bir şey vermeyecek olursan (çocuğu böylece aldatırsan), üzerine bir yalan yazılır” buyurdu. (Ebu Davud)

Peygamber (sav) buyurdular ki:

“Ey insanlar, pervanenin ateşe atılması gibi sizi yalanın peşine düşmeye sevk eden şey nedir? Hâlbuki, üç yer hariç yalanın her çeşidi Âdemoğluna haramdır. Bu üç yere gelince: Kişinin rızasını sağlamak için eşine yalanı; harpte söylenecek yalan; İki Müslüman’ı barıştırmak niyetiyle söylenen yalan.” (Tirmizî, Birr)

Çocukların Yalanı Öğrenmesi

Temiz fıtratta olan çocuklar asla yalan söylemez.

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:

“Her doğan İslâm fıtratı üzere doğar” buyurdu ve sonra da şu âyeti okuyun! dedi:

“Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum, 30/30)

Sonra Resûlullah (sav) sözünü şöyle tamamladı: Öyle iken ana babasıdır ki onu yahudileştirir veya hırstiyanlaştırır veya mecusileştirir. Nitekim hayvan, derli toplu bir hayvan yavrular, içlerinde bir inenmiş (burnu veya diğer organları kesilmiş) görür müsünüz? (Ebu Davud, Edeb; Tirmizî, Zühd; Buharî, Tefsir; Müslim, Kader)

Bu hadiste kişinin kazanacağı dinî, meslekî, ilmî vs. her çeşit şahsiyette terbiyenin, özellikle anne-babanın rolüne vurgu yapılmakta ve genel bir durumdan söz edilmektedir. Yoksa her anne-babası Müslüman olan çocuğun da ileri de Müslüman olacağı veya Yahudi, Hıristiyan, Mecusinin çocuğunun bir gün gelip Müslüman olmayacağı kastedilmemektedir.

Gazali, temiz fıtratı şöyle izah etmektedir: Her çocuk sağlam bir fıtratla ve mutedil olarak, yani saf, her şeyi almaya kabiliyetli olarak doğar. Yöneltileceği her şeyi yapmaya hazırdır. (Gazzalî, İhyau Ulûmi d-Din, c. 3 s. 55)

Bu ifadelerde çocuğun eğitiminin önemi anlatılmakta, temiz, saf ve duru bir yapıda olan çocuğun anne baba ve çevre doğru veya yanlış eğitimle, terbiyeyle iyi veya kötü yapmaktadır. (Öcal, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, s. 28)

İslâm eğitimcileri, çocuk terbiyesini doğum olayının da öncesine götürmektedirler. Anne babanın yetişme tarzına, özellikle annenin hamilelik dönemindeki ruhî hayatına, aldığı gıdanın helâl olmasına varıncaya kadar her şeye inceden inceye dikkat etmekte, doğumdan sonra da anne baba ve çocuğun aldığı gıdaların helâl ve temiz olmasından başlayarak her tür konuşma ve davranışlara varıncaya kadar her şeye dikkat edilmesi gerektiği hususunda ısrar etmektedirler. (Canan, İbrahim, Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye, 52)

Her doğan çocuk aynı yaratılış üzeredirler, aynı temel kapasite ve temayüllere sahiptirler. Doğuştan masum, günahsız düzgün bir fıtratta olan çocuklar anne-baba ve çevrenin yönlendirmesiyle değişmekte, iyi veya kötü olmaktadırlar. (Topaloglu, Bekir, Allah, DİA. c. 3)

Temiz fıtratta, yaratılışta olan çocuk anne, baba, öğretmen, çevre (akrabalar, dayı, amca vs. komşulardan) yalanı öğrenmektedir.

 

adarselim@gmail.com