Sağlık ve tıbbi açıdan yoğurt ve limon nimetinden istifadeyi, normal beslenme alışkanlığı haline getiren Bediüzzaman’ın, bir de kendine mahsus “soğuk ve buzlu su içme” alışkanlığı vardır ki, bunun izahı şöyledir:
Üstad Hazretleri, bilhassa vücuduna şırınga edilen, yiyecek ve içeceklerine defalarca konulan öldürücü zehrin, vücudunda hasıl ettiği şiddetli sancı ve hararetin tesirinden dolayı, yılın dört mevsimin de soğuk ve hatta buzlu su içiyordu.
Gerçi, bağışıklık kazandıktan sonra suyu soğuk içmek, sıcak veya ılık içmekten daha lezzetli ve daha faydalıdır. Ancak, bu durum yine de bünyeden bünyeye farklılık göstermektedir. Soğuk su, kimine yararlı iken, kimi bünyeye de zararlı olabilmektedir.
Üstad Bediüzzaman Yirmi Yedinci Söz’de mezhepler için verdiği şu misalin zahiri manasıyla konumuza şöyle ışık tutmaktadır:
“Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır. Şöyle ki:
Birisine, hastalığının mizacına göre su ilâçtır; tıbben vâciptir.
Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır.
Diğer birisine az zarar verir; tıbben ona mekruhtur.
Diğer birisine zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir.
Diğer birisine ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin, tıbben ona mübahtır.
İşte hak burada taaddüt etti. Beşi de haktır. Sen diyebilir misin ki, “Su yalnız ilâçtır, yalnız vâciptir, başka hükmü yoktur?” (Nursî, Sözler)
Üstad Bediüzzaman’ın sürekli hizmetkârlarından Bayram Yüksel ağabeyi, Üstadın soğuk su içme âdeti hakkında şunları anlatırdı:
“Üstadımız, suyu çok soğuk içerdi. Termosa koymak için çoğu kez buz bulamıyorduk. Eskiden malum buzdolapları yaygın değil, hatta yoktu. Meselâ, o zaman (1953) Isparta’da iki adet eczane bulunuyordu. Sadece birinde buzdolabı vardı. Rica eder, parası ile ondan buz alırdık. Onu bol su ile yıkar, sonra termosa doldururduk. “Buzu termosa koyarken, Üstadımız başımızda durur;
– “Ben de size yardım edeyim. Ben de iştirak edeyim. Bu iştirakten beni mahrum etmeyin” derdi.
Üstadın çok sevdiği, yazın çok soğuk ve lezzetli, kışın da normal olan Sidre Dağından su getirirdik. Bazı gün sabah akşam iki sefer getirirdik. “Zehrin tesirinden” böylece rahat ederdi. İki sene böyle devam etti.
“Üstad, soğuk su içmesinin, vücudundaki zehrin tesirinden olduğunu söyledi. Kendisine 1923’te zehir enjekte edilen iğnenin yeri, göğsünde hâlâ belli idi. Uzun zaman akmış. Bizim zamanımızda kurumuş gördük.” Üstad:
– “İçeceği suya dikkat ederdi. Isparta’ya ilk vardığımız zamanlar suyu Kirazlıdere yolu üzerindeki Piri Efendi çeşmesinden getirttirirdi. Çok güzel su, fakat fazla soğuk değildi.”
“Üstad çayı fazla içmezdi. Hararet olduğu zamanlarda, limonlu bir bardak ancak içerdi. Limonu çok severdi. Yemeklerinde de limon kullanırdı. Limon her zaman bulunmazdı. Limon bulunmadığı zamanlar çayına çok cüz’î limon tuzu koyardı.” (http://www.bediuzzamansaidnursi.org)
adarselim@gmail.com