Himmet; gaye, ideal, hedef ve maksat demektir. Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk’a ve mukaddesata yönelmesi olup, kalb isteği ile gösterilen ciddi gayrettir.
Gayret ise; çalışma, çabalama yani dikkat ve sebatla hareketli ve temiz hislerle çalışmak. Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete geçmek demektir.
Diğer bir ifade ile himmet “Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin manevi yardımı ile birisinin korunması ve yardım edilmesidir.”
Müridin biri şeyhine yalvarmış:
“Şeyhim himmet eyle!.”
Şeyhi de demiş ki;
“Gayret eyle!.”
Gerçekten bize gayret yaraşır, himmet ve merhamet Allah’ındır. Yardıma koşmanın, el uzatmanın da himmetle ilişkisi vardır. Olumsuz hallerde yaşayanlar akılsız değildir. Birisine isabet eden fırsat, öbürüne isabet etmemiş olabilir. İmtihan dünyasındayız. Onun için daima, Allah her şeyin hayırlısını versin demeliyiz.
İmtihan da, istek ve dileklerin aksinin gerçekleşmesinden başka bir şey değildir. Herkes mutlaka imtihanın zevk-ü sefasını veya acısını tadar. Fakat bazılarının imtihanı az ve kolay, bazılarının da çok ve zor olur. Çünkü imtihan yolu zor bir geçittir. Hz. Âdem, o yolda yoruldu. Hz. İbrahim (Halilullah), ateşe atıldı. Hz. İsmail, kurban edilmek üzere yatırıldı. Hz. Yunus, balığın karnına atıldı. Hastalık Hz. Eyyub’un belini büktü. Hz. Yusuf, kuyuya atıldı, düşük bir fiyata satıldı ve zindana atıldı. Hatemu’l enbiya olan peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), çeşitli eziyetlerle karşı karşıya kaldı. Ey Mümin!. Sen de, imtihan edilme yolunda yürümektesin, bil ve uyan, düşün ve taşın, himmet ve gayret et.
Uzun yıllar önce köydeki mülkünü satarak İstanbul’a giden bir köylü, bir gün hanımına;
“Biz İstanbul’da hamallık yapacağımıza memleketimize gidip ırgatlık yapalım, daha iyi ve daha rahat edelim” der.
Böylece memleketlerine dönüp, köyde hemen bir tarla satın alırlar. Ev yaptırmak için değil, sebze meyve yetiştirmek ve geçimlerini sağlamak için. Bir taraftan da bir kaç inek beslerler. Birkaç yıl sonra bir şahıs gelir, der ki:
“Senin tarlanın yanına fabrika kuracağız, tarlanı bize sat.”
Köylü tarlasını yüksek fiyattan satar ve zengin olur. İşte hayat böyledir. Kiminin tarlasına fabrika isabet eder; kiminin tarlasını da su götürür. Bunlar Allah’ın kulunu imtihan etmesidir.
Bir başka misal de köyüne giden adam bir ağacın altından acı acı feryatlar geldiğini işitir. Acaba birini mi öldürüyorlar, diyerek o ağaca yaklaşır. Bir şey göremez. Ne olur ne olmaz diyerek ağacın başına çıkar oturur. Bakar, görür ki feryat eden kötürüm bir tilki. Yaralanmış, kalkamıyor, bağırıyor. O sırada bir aslan, ağzında avıyla beraber geliyor. Tilki, aslanı görünce sesini kesiyor. Aslan, avından yediği kadar yiyor, artanı bırakıp gidiyor. Tilki, aslanın artıklarını yiyerek besleniyor. Ağaçtaki adam başlıyor bağırmaya:
“Ey kötürüm tilkiye rızık gönderen Allah’ım!. Bana da rızık gönder!.”
Bunu birkaç defa tekrarlar. Bir ses işitir. O ses der ki:
“Be hey ahmak adam!. Kötürüm tilki olup rızık bekleyeceğine, aslan ol da rızık dağıt!.”
İşte himmet ve gayreti iyi anlayıp, imtihan sırrına da vakıf olmak lazımdır. Kim himmetini geniş tutarsa bol bol hürmet görür. Kimin himmeti milleti ise, o tek başına bir millettir. Şöyle ki; bir nal bir at kurtarır. Bir at bir süvariyi kurtarır. Bir süvari bir bölüğü kurtarır. Bir bölük, bir taburu kurtarır. Böylece bir naldan başlayan yardım, milleti kurtarmaya kadar gider. Mesela kitaplar kolektif bir beyindir. Bir zat, bir kitap yazmış. Onu okuyanlar irşad olmuş. İrşad olanlar etrafına güzellikler saçmış. Böylece bir ağaçtan bir sürü meyveler olmuş.
Ey imtihana tabi tutulan kimse!. Rabbin ancak, sana vermek için alıkoymuştur. Bağışlanman için seni imtihan eder. Arınman için seni sınar. Nimetlerle imtihan eder. Bunun için vaktini, bütün bütün senin için garanti olan rızkını düşünerek geçirme!. Çünkü ömrün olduğu müddetçe rızkın gelecektir.
Yüce Allah şöyle buyurur:
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılıdır.” (Hûd, 11/6)
Cenab-ı Hak hikmeti gereği yollarından birini sana kapatsa, sana ondan daha faydalı bir yolu rahmeti gereği açar. İmtihan olunmayla, hayırlı insanların değeri yükselir. İyilerin ecri artar. Sa’d b. Ebi Vakkâs şöyle der:
“Ey Allah’ın Rasulü!. İnsanlardan hangilerinin imtihanı daha şiddetlidir?” dedim. Resulullah şöyle buyurdu:
“Peygamberler, sonra salihler, sonra üstünlük sırasına göre devam eder. Kişi, dini ölçüsünce imtihana tabi tutulur. Dininde sağlamlık varsa musibeti artırılır. Dininde zayıflık varsa musibeti hafifletilir. Mümin, yeryüzünde hiçbir günahı olmadan yürüyene kadar musibete uğramaya devam eder.” (Buhari)
adarselim@gmail.com