Yalan, kişinin gerçeği saklayıp, bildiğinin aksini söylemesidir. Yalan, çok çirkin bir huydur. Dinimiz İslam yalanı haram kılmış ve şiddetle yasaklamıştır. Yalan’ın en büyük kötülüğü; insanı, Allah’ın rızasından uzaklaştırıp cehenneme götürmesidir.
Ayrıca yalan, insanları birbirine düşürür, güven duygusunu yok eder, toplum içinde karışıklıklara sebep olur; dostlukları yıkar, yerine düşmanlık tohumları eker. Yalan ergeç ortaya çıkacağından, yalancılar kendilerine güvenilemeyen, saygı duyulmayan ve sevilmeyen insanlar durumuna düşerler.
Kısaca yalan, insanı dünyada da, ahirette de felakete sürükler.
Yüce dinimiz İslam’ın yasak kıldığı büyük günahlardan birisi de yalandır. Yalan söylemek acizliktir. Aciz kul olmayalım!. Yalan; bir menfaat elde etmek yahut kabahati gizlemek veyahut kötü niyetine muhatabını alet etmek için doğru olanı gizleyip kişinin bildiğinin aksini söylemesidir. İnsanlar arasındaki ilişkiler karşılıklı sevgi, saygı ve güven esasına dayanır. Yalan ise bu güveni sarsan, dostluk bağlarını koparan, hatta düşmanlıklara kadar götüren en önemli bir sebeptir. Yalan ile elde edilen kazançta haramdır. Yalana başvurmak insanın kendisine karşı dürüst olmadığını gösterir.
İnsanlar arasındaki ilişkiler sevgi, saygı ve güvene dayanır. Doğruluk ve doğru söylemek toplumu kaynaştırırken, doğru ve dürüstlüğün tersi olan yalan ve yalancılık ise insanlar arasındaki saygı ve güveni, dostluk ve arkadaşlığı ortadan kaldırır, hakların kaybolmasına, adaletin yerini zulmün almasına sebep olur. Hak hukuk zedelenir. Haklının yerini haksız, haksızın yerine haklı geçer. Birçok ocaklar yalan dolayısıyla söner, servetler mahvolup gider, insanlar arasındaki karşılıklı güven, sevgi ve saygı duyguları yerlerini kuşku, kin ve düşmanlığa bırakır. Bu yüzden kanlar dökülür, cinayetler işlenir.
Bunun içindir ki atalarımız:
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”
Yalancıya kimsenin güvenmeyeceğini anlatmak için de:
“Yalancının evi yanmış hiç kimse inanmamış” diyerek, yalan ve yalancılığın iyi bir şey olmadığını özlü bir şekilde anlatmışlardır.
Aslında yalan; doğru bildiği bir şeye yanlıştır veya yanlış olan bir şeye de doğrudur demek, insanın kalbiyle dili arasında birliği sağlayamaması yalan demektir. Bu da samimiyetsizliğin göstergesidir. Doğruyu konuşan, yalana prim vermeyen bir toplum meydana getirmek için, hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.
Yalan ve Yalancılık Ne Demektir?
Kur anî bir kelime olarak kizb, yalan ve yalancılık demektir. Dilimizde kizb kelimesi tekzip etmek, tabirinde geçer; tekzip etmek, yalanlamak demektir. Yalan ve yalancılık, karşısındakini aldatmak maksadıyla söylenen ve gerçeğe uymayan söz ve bu sözü söylemektir. Sıdkın, doğruluğun zıddıdır. Kizb, değişik türevleriyle Kur an da üç yüzden fazla ayette geçmekte, Yüce Allah, “Yalan sözden sakınınız!” (Hac, 22/30) buyurmaktadır.
Dinimiz yalan ve yalancılığı kötü huyların ve günahların en büyüklerinden kabul eder ve şiddetle reddeder. Münafık ve kâfirlerin özelliğinin de yalan ve yalancılık okluğunu belirtir.
“Allah adına yalan söyleyen ve hak kendisine geldiği zaman onu yalanlayan kimseden daha zâlim kim vardır? Kâfirler için cehennem de yer mi yok?” (Zümer, 39/32)
Yalan, birçok büyük günahla irtibatlıdır. Çoğunlukla diğer büyük günahlar müstakil, tek başına olduğu hâlde yalan ise neredeyse hepsiyle irtibatlıdır. Meselâ, gıybet, dedikodu yapan yalan söyler, içki içip aklını, şuurunu kaybeden yalan söylemeye çok müsaittir. Kumar oynayan, kaybettiklerini almak için yalanla içli dışlıdır. Zina yalanlarla dolu büyük günah çeşididir. Bühtan, iftira suçunda yalan olmadan olmaz.
Allah Resûlü (sav), Müslümanlardan hırsızlık, zina, içki gibi had cezası gerektiren en ağır suçları işleyenlerin bile cennete girebileceğini belirtir, fakat yalanı Müslüman’a bir türlü yakıştıramaz. Çünkü “kizb, (yalancılık) küfrün esasıdır, kizb nifakın (münafıklığın, ikiyüzlülüğün) birinci alâmetidir, kizb Kudret-i İlâhiye ye (Allah’ın gücü ve kuvvetine) bir iftiradır, kizb hikmet-i Rabbaniyeye zıttır. Yüksek ahlâkı tahrip eden kizbdir, İslâm âlemini zehirlendiren ancak kizbdir, insanlık âleminin ahvalini fesada veren kizbdir, insanları kemalâttan (manevî-ahlâkî terakkiden) geri bırakan kizbdir, İslâmiyetin esası doğruluktur, sıdktır, imanın hassası (özü, özelliği) sıdktır, bütün kemalâta götüren doğruluktur, yüce ahlâkın hayatı doğruluktur.” (Nursî, İşaratü’1-İ câz)
Kur’an-ı Kerimde
“Yalan sözden sakınınız.” (Hac 22/30),
“Ey İman edenler! Allah tan korkun ve doğru söz söyleyin” (Ahzâb 33/70) ferman edilmektedir.
adarselim@gmail.com