Kur’ân-ı Kerim’de akla aykırı hiçbir emir ve yasak bulunmamakla birlikte, bütün emir ve yasakların yarar ve hikmetlerini bilmek de mümkün değildir. Zaten ibadetlerin ifa edilmesinde önemli olan ilke, ibadetlerin sadece Allah için yapılması ve yapılan ibadetlerin karşılığının da yine Allah’tan beklenilmesidir.

TIKLA OKU: HADİS-İ ŞERİFLERDE: RAMAZAN VE ORUÇ 

Ramazan ayında tutulan oruç ibadetinin karşılığı için hadis-i kudsi de Yüce Allah şöyle buyurur:

“Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık olabilir; fakat oruç başkadır. Çünkü oruç Benim içindir ve onun ecrini Ben vereceğim.[1] 

Şunu unutmamalıyız ki; oruç faydaları için değil, Allah emrettiği için tutulur. Yaratıcımız olan Allah’ın emrini tutmak en büyük fayda ve hikmettir. Ancak Rıza-i İlahi için tutulan oruçlarda, insana orucun hikmetlerinden olan birçok faydaları da beraberinde gelir. Orucun insanlar için birçok hikmet ve faydaları vardır. Allah hiçbir şeyi boşuna emretmez. Farz kıldığı oruç için de mutlaka hikmet ve faydaları vardır. Şimdi bu hikmet ve faydalardan bir kaçını arz etmeye çalışalım:

TIKLA OKU: ORUÇ İBADETİNİN İNSANA KAZANDIRDIKLARI  

  • Oruç; iradeyi kuvvetlendirir. İnsana gayret edebilme çabasını ve sabrı öğretir. “Oruç sabrın yarısıdır.”[2]

  • Oruç; köklü bir irade terbiyesi verir, insanı her yönüyle olgunlaştırır, kendi içinden gelen bazı olumsuz duygulara gem vurmasını öğretir.

  • Oruç; insana düzen ve disiplin öğreterek kişiye belli bir vakte kadar yememe ve içmeme alışkanlığını kazandırır.

  • Oruç; insanı açlığa, susuzluğa ve benzeri isteklere karşı koymayı alıştırarak, sabırlı olmayı öğretir.

“Oruç: ‘Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek.”[3]

  • Oruç; nefsanî arzulara ve şeytanın vesveselerine karşı büyük bir kuvvettir.

  • Oruç; nefisle yapılan bir cihattır. Nefsi, içinde bulunduğu dünya şaibeleri ile günahlarından kurtarır, şehvani ve nefsi arzuları kırar, yiyecek ve içeceklerde nefsi bir kontrol mekanizması altına alır.

  • Oruç; niyetli olunduğunda açlık ve susuzluk hissedildiği için başkalarına iyilik yapmaya sevk eder.

  • Oruç; insandaki merhamet ve kardeşlik bağlarını geliştirir. Müslümanları birbirine yakınlaştıran bir sosyal ve dayanışma kurumu gibi olur.

  • Oruç; yardımlaşma ve dayanışma duygusunu geliştiren bir ibadettir.

  • Oruç; büyük bir ahlak eğitimi sağlar.

  • Oruç; sebebiyle insan mahrum olduğu şeylere ve karşılaşacağı sıkıntılara karşı bir eğitim alışkanlığını kazanır.

  • Oruç; büyük bir harp eğitimi de sağlar. Çünkü savaşta istenildiği zaman yeme-içme mümkün değildir. Bazen uzun müddet aç ve susuz kalınabilir. Oruçlu kimse aç ve susuz kalmaya alışarak vücuduna güç ve direnç kazandırır.

  • Oruç; bedenlerin sıhhat kaynağıdır. Kâinatta çalışan her şeyin bazen dinlenmeye ihtiyacı vardır. Onun için on bir ay durmadan çalışan vücudun, mide, bağırsaklar ve diğer organların elbette dinlenmeye ihtiyacı vardır.

Bu nedenle Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:

“Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız”[4]

  • Oruç; Allah’ın verdiği nimetlere şükretme, Allah’ın azabından korunma, kıyamet gününü ve Cehennem azabının şiddet, sıkıntı ve korkusunu hatırlatma vazifesini görür.

“Oruç, kulun kendisiyle Cehennemden korunduğu bir kalkandır.”[5]

  • Oruç; şefkat ve merhamet duygularını geliştirir.

  • Oruç; mü’minler arasında zengin-fakir mücadelesini azaltır.

  • Oruç; Allah’a ve İslam dinine bağlılığın samimi olup olmadığını, ölçmeyi temin eder.

  • Oruç; mü’minlere Allah’ın rahmet ve mağfiretini kazandırır, dünya ve ahiret mutluluğunu temin eder ve oruç nimetlere bereket verir.

  • Oruç; mü’mini arındırır. “Herşeyin bir zekâtı (temizlenme vasıtası) vardır, bedenin zekâtı da oruçtur.[6]

  • Oruç; mü’mini her an ibadet içinde yaşatır.

“Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır.”[7]

  • Oruç, bir yıl­dan öbür yı­la ka­dar iş­le­nen kü­çük gü­nah­la­ra kefarettir.

“Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[8]

  • “Oruçla Kur’an, kıyâmet gününde kula şefaat edecektir. Şöyle ki:

Oruç:

“Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi kıl” diyecek;

Kur’an da:

“Ben onu geceleri uykusuz bıraktım, beni de onun hakkında şefaatçi kıl” diyecek.

Böylece ikisi de (o kula) şefaat edeceklerdir.”[9]

  • “Oruç sabrın yarısıdır.”[10]

  • “Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.”[11]

  • “Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır.”[12]

  • “Ramazan ayı girdiği zaman Cennetin kapıları açılır, Cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.”[13]

  • “Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün.”[14]

  • “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.”[15]

  • “Herşeyin bir zekâtı (temizlenme vasıtası) vardır, bedenin zekâtı da oruçtur.”[16]

  • “Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır.”[17]

TIKLA   OKU:   ORUÇ  /  SAVM        

 

DİP NOTLAR
[1] Buhârî, Savm; Müslim, Sıyâm; Nesaî, Sıyâm.
[2] İbn-i Mace, Sıyam; Tirmizî, Daavât.
[3] Ahmed b. Hanbel, II/174.
[4] İmam Ahmed; Keşful Hafa, hno, 1455.
[5] Ahmed bin Hanbel, III.
[6] Acluni, Keşfü’l-Hafa.
[7] Deylemi.
[8] Buhârî, Savm; Müslim, Sıyâm.
[9] Ahmed bin Hanbel, II/174.
[10] İbn-i Mace, Sıyam.
[11] Acluni, Keşfü’l-Hafa.
[12]-Müslim, Sıyam.
[13] Müslim, Sıyam.
[14] Tirmizi, Daavat.
[15] Tirmizi, Savm; İbn-i Mace, Sıyam.
[16] Acluni, Keşfü’l-Hafa.
[17] Deylemi.

 

(S. Adar, “Üç Aylar Ve Ramazan” adlı eserimden)

adarselim@gmail.com