Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

– “Kulun, kıyamet günü, hesaba çekileceği ilk şey (mazhâr olduğu) nimettir. Kendisine: “Bedenine sıhhât vermedik mi, soğuk sudan içirmedik mi? denecektir.” (Tirmizî, Tefsir, 3358; Kütüb-i Sitte, Tefsir, 880)

“(Ey Muhammed!.) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine,

– “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti. Biz de ona,

 اُرْكُضْ بِرِجْلِكَۚ هٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ

– “Ayağını yere vur!. İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik. (Sad, 38/41-42)

Ayette geçen muğteselün: Gusledilecek ve içilecek su de­mektir.

Hz. Eyyub (as) ayağını yere vurunca yerden bir su kaynadı. O su ile yıkanarak vücudundaki, içerek de içindeki hastalıklardan şifa buldu. Allah’ın izniyle sıhhatine kavuştu. Ayetin zahirinden yıkanma yeri ile içme yerinin bir ol­dukları anlaşılmakta. Ama bazı müfessirler “sağ ayağıyla yere vurdu, sıcak bir su fışkırdı. Ondan yıkandı. Sol ayağıyla yere vurdu. Soğuk bir su fışkırdı, ondan da içti” demişler. (Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 13/558-559)

Hz. Eyyûb (as)’ın ilk ayette serzenişte bulunması, şeytandan gelen ve kendisini isyan etmeye zorlayan psikolojik baskıdan sıkıntı çektiğini ve bu baskıya karşı mücadele verdiğini göstermekte. Yüce Allah, Hz. Eyyûb (as)’ın şifa bulmasını murat edince, ayağını yere vurmasını buyurdu; böylece yerden şifalı bir su fışkırdı. Ayette suyun “yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su” şeklinde tanıtılması, Hz. Eyyûb (as)’ın bu sudan hem içerek hem de yıkanarak şifa bulduğuna işaret etmektedir. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV/510-511)

“Hani o, Rabbına şöyle ses­lenmişti: “Şeytan elbette bana sıkıntı, yorgunluk ve işkence dokundurdu.”

Şeytanın Hz. Eyyûb (as) yorgunluk ve sıkıntı vermesi iki şe­kilde yorumlanabilir:

a) Hadislerde belirtildiği üzere yerdeki zararlı haşerat, parazit ve mik­roplara da «cinn ve şeytan» denilebilmektedir. O halde Hz. Eyyûb (as)’a birtakım hastalıklar yapan mikropların, parazitlerin girdiği söylenebilir.

b) Ayette geçen «şeytan»dan maksat hakikî manasında kullanılanıdır. Hastalanan Hz. Eyyûb (as)’a şeytanın durmadan şüp­he sinyalleri göndermesi, vesvese doğuracak şekilde fısıldaması sebebiyle onu sıktığı ve yorgun düşürdüğü söylenebilir. Zira hastalıklı bir bünye ile nefsin aşırılıklarını durdurmak, şeytanın fısıltı ve dürtüşlerine karşı koyup sabretmek oldukça yorucu ve yıpratıcıdır. Yoksa şeytanın mü’minler, özellikle de peygamberler üzerinde gerçek an­lamda sultası yoktur ve olamaz diye ayet ifade ediyor.

قَالَ رَبِّ بِمَٓا اَغْوَيْتَن۪ي لَاُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْاَرْضِ وَلَاُغْوِيَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ

“İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.” (Hicr, 15/39)

قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَاُغْوِيَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ

“İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.” (Sad, 38/82)

Ancak “Cinler üç sınıftır. Bir sınıf, kanatları vardır boşlukta uçarlar; bir sınıfı yılanlar ve köpeklerdir; bir sınıfı da inip göçerler.” (Taberânî-Beyhakî)

“Aziz ve Celil olan Allah cinleri üç sınıf üzere yaratmıştır:

1- Yılanlar, akrepler ve yerdeki haşeredir.

2- Boşlukta rüzgâr gibidir.

3- He­sap ve cezaya tabi, (üzerlerine hesap ve ikab gerekmekte) olanlar.” (Hakîm – Îbn Ebî Dünyâ – Ebû’ş-Şeyh; Câmiussağîr, 2/5; C. Yıldırım, AKT, Anadolu Yay. 10/5173-5174.)

Ayette ifade edilen ve Hz. Eyyub (as)’ın uygulaması olan “soğuk su ile yıkanmanın” önemini yansıtmaktadır. Bilindiği gibi, de­rinin içinde her yana yayılmış birçok kan damarları, ter bezleri, sinir uçları vardır. Deri bunlar sayesinde beslenir. Vücutta toplanan zehirleri dışarı atar; dışarıdan gelen etkilerin sertliğini, yumuşaklığını, soğukluğunu ve sı­caklığını duyar.

Derinin bu işleri gereği gibi yerine getirebilmesi için temiz olması, ya­ni üzerindeki gözeneklerin açık bulunması gerekir. Sıcak su ile banyo deri üzerindeki kirleri iyice eritip gözenekleri açar. Soğuk su ile banyo, damarların gerilmesini ve gücünün artmasını sağlar. Aynı zamanda vücut içerisindeki yanmayı kamçılar. Böylece vücudu ısıtır, kalp atışı ve solunum artarsa da kalp daha güçlü çalışır, soluk alma daha genişler.

İltihaplı, hâd hastalıklarda ılık, az ılık banyolar vücut sıcaklığını bir­az artırarak kalbi, kan dolaşımını daha iyileştirmeye yarar; böylece daha birçok organların iyi çalışmasını sağlar. Öyle ki, ki­mi hastalıkta sıcak, kiminde soğuk su banyosu oldukça yararlı neticeler ve­rir. Kur’ân dikkatimizi bu konuya çekmektedir.

Soğuk suyun, özellikle kaplıca suyunun önemini, ban­yo yönünden olduğu kadar içme yönünden de yansıtmaktadır. Yerden kaynayıp çıkan ve daha çok 7-12 pH derece arasındaki su içil­meye en elverişli olanıdır. Kaynak suları çıkış noktalarında bu de­receler arasında bir soğukluk arz eder. Şüphesiz ki bir hastalıktan, daha çok cilt ve benzeri rahatsızlıktan dolayı soğuk su ile yıkanırken biraz da o su­dan içmekte sayısız faydalar söz konusudur. Çünkü soğuk su cildimize dokununca kan içeriye doğru kaçar; biraz soğuk su içmek sure­tiyle onun dengesini sağlamak mümkün olur.

Ayrıca ateşli hastalıklarda -doktor tavsiye ettiği takdirde- soğuk su ile yıkanmanın faydası artık bilimsel açıdan da tespit edilmiş durumdadır. En azından ateşi düşürmekte ve halsiz kalan vücuda zindelik kazandır­maktadır. (Celal Yıldırım, AKT, Anadolu Yay. 10/5174-5176.)

Su serinlik, rahatlık ve ferahlanma unsurudur.

Hz. Âişe (r.anha)’dan rivayete göre:

“Rasûlullah (sav)’in en çok sevdiği içecek tatlı ve soğuk içeceklerdi.” (Müsned: 22971 hno: 1895)

Rasûlullah (sav)’e hangi içecek daha lezzetlidir? diye soruldu.

Rasûlullah (sav) dedi ki:

“Tatlı ve soğuk olanı.” (Müsned: 22971, hno: 1896)

Bu hadisin manayı mefhumu ile asitli içeceklerin zararlı olduğu anlatılmaktadır.

Su, H2O’da H+ iyonları ile OH- iyonlarının oranlarına göre isimlendirilir. Mesela, OH- iyonları fazla ise su alkali, yani oksijen oranı fazla, eğer H+ iyonları fazla ise oksijen miktarı az olup, su asidik veya asit-su diye adlandırılır.   

İnsan, bedeninin temel ihtiyacı olan suyu yeterince içer ve stresten de uzak kalır ve bol oksijenli ortamda yaşarsa, yaşlanma hızı azalmaya başlar. Japonya, Pakistan, Gürcistan, Kazakistan ülkelerinin yüksek dağlık bölgelerine yakın yerleşim yerlerinde yaşayan genç ihtiyarların uzun ömürlü olmalarının sırrı; buzullardan gelen içerisinde bol miktarda oksijen ile iyonize mineraller bulunan küçük moleküllü “alkali ve soğuk sular” olduğu sonucuna varılmıştır. İyonize alkali sular; temiz, bakterisiz, oksijeni bol olan sular antioksidan yapıya sahip sulardır.

Yine Japonya-Okinowa’da yaşayan insanlarda, atrit, kalp hastalıkları, kanser ve diğer hastalıkların az görülmesinin nedeni, içinde iyonize minareller bulunan alkali sulardan kaynaklandığı bilim adamlarının araştırmaları sonucunda anlaşılmıştır.

Tatlı su kaynaklarının tamamına yakını dağlardan çıkmakta ve bu sular temiz, soğuk, içilmesi hoş ve güzel olanlarıdır. Çünkü sular çıktıkları yere ve içerdikleri minerallere göre farklılık göstermektedirler.

Kur’an’da:

  وَجَعَلْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَاَسْقَيْنَاكُمْ مَٓاءً فُرَاتاًۜ

“Yeryüzünde sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?” (Mürselat, 77/27) ferman edilir.

Ayette sabit dağlar ve tatlı su ilişkisi kurulmakta. Ekseriyetle soğuk ve alkali sular dağlarda veya dağ yamaç ve eteklerinden çıkar. İşte bu soğuk suyun vücuda değişik etkileri vardır. Re-enerjizer olduğundan hastalıklara karşı direnç geliştirilmesine yardımcı olur. Çünkü su vücudun soğutma sistemidir. Ayrıca su kanın akışkanlığını sağlar ve besinleri, oksijeni, hücrelere taşırken, atık maddeleri ve karbondioksiti de dışarı atmak üzere damarlardaki kanın % 90’a yakını sudur. Soğuk su; yüksek ateşin düşürülmesi, susuzluğun giderilmesi, diüretik, anestezik, ağrı giderici, kabızlığı sökücü ve toksinleri vücuttan atılmasına yardımcıdır.

Buz ve buzlu su, basit sakatlanmalarda iyi bir ağrı gidericidir. Buz kanamanın kontrolünü sağlar ve ödemi önler. Darbe ve çarpmalarda, buz veya buz tankları diye adlandırılan buzdolaplarında bulunan içinde soğuk su bulunan plastikler çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Sporcuların yaralanmalarında, en iyi ilaç olan buz, mükemmel bir anesteziktir. (Kuzanlı, Mennan Aysan; Yahyaoğlu, Recai; Suyun İyileştirici Gücü, Mozaik Yay. İst. 2009)

 

adarselim@gmail.com