بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
(لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١
قُلْ هُوَ ıtlak ile tayini; tevhid-i şuhuda işarettir.
اَىْ: لاَ مَشْهُودَ بِنَظَرِ الْحَقِيقَةِ اِلاَّ هُوَ
اَللّٰهُ اَحَدٌ tevhid-i uluhiyete tasrihtir.
اَىْ: لاَ مَعْبُودَ اِلاَّ هُوَ
اَللّٰهُ الصَّمَدُ tevhid-i rububiyete remizdir.
اَىْ: لاَ خَالِقَ وَلاَ رَبَّ اِلاَّ هُوَ
Ve tevhid-i ceberuta telvihtir.
اَىْ: لاَ قَيُّومَ وَلاَ غَنِىَّ عَلَى اْلاِطْلاَقِ اِلاَّ هُوَ
لَمْ يَلِدْ tevhid-i celale telmihtir. Şirkin enva’ını reddeder. Yani tegayyür veya tecezzi veya tenasül eden, ilah olamaz. Ukûl-ü aşere veya melaike veya İsa veya Üzeyr’in velediyetini dava eden şirkleri reddeder.
وَلَمْ يُولَدْ isbat-ı ezeliyet ile tevhiddir. Esbabperest, nücumperest, sanemperest, tabiatperestin şirkini reddeder. Yani hâdis veya bir asıldan münfasıl veya bir maddeden mütevellid olan ilah olamaz.
وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ câmi’ bir tevhiddir. Yani zâtında, sıfatında, ef’alinde naziri, şeriki, şebihi yoktur. O hakkıyla işiten ve görendir.
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ (Şura, 42/11) (Said Nursî, Hutbe-i Şamiye)
Aziz, mübarek kardeşlerim!..
Pek çok selâm… Bizim memlekette eskide AREFE GÜNÜNDE BİN İHLAS-I ŞERİF OKURDUK. Ben şimdi bir gün evvel beşyüz ve arefede dahi beşyüz okuyabilirim. KENDİNE GÜVENEN, BİRDEN OKUYABİLİR. (Şualar)
“Kim Arefe günü bin kere İhlas suresini okusa, kendi nefsini Allah’tan satın almış olur.” (Feyzü’l-Kadir)
Bir kişi, diğer bir kişinin bütün gece tekrar tekrar “Kul huvallâhu ahad” Sûresi’ni okuduğunu işitti. Sabah olunca o kişinin sadece bu sureyi okumasını azımsayarak, bunu Rasûlullah (sav)’e zikretti. Rasûlullah (sav) cevaben:
– “Hayâtım elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sureyi okumak, elbette bütün Kur’ân’ın üçte birine denk olur” buyurdu.
Hz. Peygamber (sav) sahabilere hitaben:
– “Sizden herhangi biriniz bir gecede Kur’ân ‘in üçte birini okumaktan âciz olur mu?” diye sordu.
Bu teklif sahabilere güç geldi de:
– Yâ Rasûlallah!. Buna hangimizin gücü yeter? dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (sav):
– “Kulhuvallahu ehad (İhlas) sûresi, Kur’ân’ın üçte biridir” buyurdu.
Diğer bir hadiste de; “İhlas suresi Kur’ân’ın üçte birine denktir.” buyrulur. (Buhari, Fedail’ul Kur’an, 13; Müslim, Müsafirun, 44; Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an, 10; Ebu Davud, Vitir, 18; İbn Mace, Edep, 52; Nesai, İftitah, 69)
“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir.” (Bakara, 2/261)
İşte ey gafil insan!. Bak Cenab-ı Hakk’ın fazlına ve keremine!. Seyyieyi bir iken bin yazmak, haseneyi bir yazmak veya hiç yazmamak adalet olduğu halde; bir seyyieyi bir yazar, bir haseneyi on, bazan yetmiş, bazan yediyüz, bazan yedi bin yazar.
Kur’anın herbir harfi, hiç olmazsa on sevabı, on haseneyi ve on meyve-i bâki vermesi, hattâ bir kısım âyâtın ve surelerin herbir harfi, yüz ve bin ve daha ziyade meyve vermesi ve mübarek vakitlerde herbir harfin nuru ve sevabı ve kıymeti ondan yüzlere çıkması gibi kudsî imtiyazları kazanmıştır. (Sözler)
Soru: “Fatiha’nın Kur’an kadar sevabı vardır.” “Sure-i İhlas sülüs-ü Kur’an”, “Sure-i İza Zülziletil-ardu, rubu'” “Sure-i Kul ya eyyühel-kâfirûn rubu'”, “Sure-i Yâsin on defa Kur’an kadar” olduğuna rivayet vardır. İşte insafsız ve dikkatsiz insanlar demişler ki: “Şu muhaldir. Çünki Kur’an içinde Yâsin ve öteki faziletli olanlar da vardır. Onun için manasız olur.”
El Cevap: Hakikatı şudur ki: Kur’an-ı Hakîm’in herbir harfinin bir sevabı var, bir hasenedir. Fazl-ı İlahîden o harflerin sevabı sünbüllenir, bazan on tane verir, bazan yetmiş, bazan yediyüz (Âyet-ül Kürsî harfleri gibi), bazan binbeşyüz (Sure-i İhlas’ın harfleri gibi), Meselâ: Kur’an-ı Hakîm’in üçyüzbin altıyüzyirmi harfi olduğundan, Sure-i İhlas besmele ile beraber altmış dokuzdur. Üç defa altmışdokuz, ikiyüzyedi harftir. Demek Sure-i İhlas’ın herbir harfinin haseneleri, binbeşyüze yakındır.
Meselâ: İçinde mısır ekilmiş bir tarla farzedelim ki, bin tane ekilmiş. Bazı habbeleri yedi sünbül vermiş farzetsek, herbir sünbülde yüzer tane olmuş ise, o vakit tek bir habbe bütün tarlanın iki sülüsüne mukabil oluyor.
Meselâ: Birisi de on sünbül vermiş, herbirinde ikiyüz tane vermiş, o vakit birtek habbe asıl tarladaki habbelerin iki misli kadardır. Ve hâkeza kıyas et. (Sözler)
Yirmibeşinci Söz’de beyan edildiği gibi; Sure-i İhlas içinde otuzaltı Sure-i İhlas mikdarınca herbiri zil-ecniha olan altı cümlenin terkibatından müteşekkil bir hazine-i ilm-i tevhid bulunur ve tazammun ediyor…
O Kur’an-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-i tevhiddir. Birtek katre, misal için birtek Sure-i İhlas… Demek şu Sure-i İhlas’ta, kendi mikdar-ı kametinde müselsel, hem müretteb otuz sure münderiçtir.
Kur’an-ı Hakîm, her asırdaki tabakat-ı beşerin herbir tabakasına güya doğrudan doğruya o tabakaya hususî müteveccihtir, hitab ediyor. Meselâ: لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ
(Dördüncüolan) Daha yüksek bir tabakanın hisse-i fehmi: Cenab-ı Hak ezelîdir, ebedîdir, evvel ve âhirdir. Hiçbir cihette ne zâtında, ne sıfâtında, ne ef’alinde naziri, küfvü, şebihi, misli, misali, mesîli yoktur. Şu sırdandır ki, Sure-i İhlas herkese, hem her vakit faide verebilir. (Sözler)
مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ âyetin meali: “Ey cinn ve ins!. Bütün sizlerin yaratılmanız, icadınız ve haşirde ihyanız, diriltilmeniz; birtek nefsin icadı gibi kudretime kolaydır” ayetin arabî fıkrasının dokuz basamak ile izahı var. Bu dokuz basamakların hakikatlarının esası ve madeni ve güneşi, Sure-i İhlas’tan قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ اَللّٰهُ الصَّمَدُ âyetleridir. Sırr-ı ehadiyet ve samediyet cilvesinden gelen lem’alara kısa işaretlerdir. (Şualar)
Mübarek arefe gününde müstahsen bir âdet-i İslâmiyeye binaen Sure-i İhlas’ı yüzer defa tekrar ederek okurduk. (Mektubat)
Üç İhlas bir Fatiha muhtasar bir hatim hükmünde olduğundan, ona vakit tahdid edilmez. Her vakitte gayet müstahsendir. (Said Nursî, rnk, Barla Lahikası)
Müslümanlar arasında “üç İhlas bir Fatiha” surelerini okumak güzel bir gelenek haline gelmiştir. Bizlerde bu şekilde okumakla Kur’an’ın tamamını okuma sevabını alacağımıza inanır ve mükâfatını Cenab-ı Allah’tan ümit ederiz.
adarselim@gmail.com