Bir atasözü var:
“Eğerle meğer evlenmiş; keşke adlı bir çocukları olmuş”
ortalık keşke’lerle dolup taşmış.
Bugün:
Baba ile evlat,
Koca ile hanım,
Hoca ile talebe,
Büyük ile küçük,.
Amir ile memur,
İşveren ile işçi…
Ve benzerleri arasında yaşanılan sıkıntılar, toplumun her kesimine sirayet etmiş ve etmektedir. Bu gibi davranışların temelinde bir kısım “psikolojik, sosyolojik ve pedagojik” sebepler vardır.
Analar, babalar,
Eğitimciler,
Yöneticiler,
Toplum önderleri, bu çok mühim hususa dikkat etmeli, önem vermeli, genç nesilleri yetiştirirken;
Boyun eğmekle, zillet ve meskeneti,
Dik kafalıkla, tavizsiz duruşu fark edecek ve ona göre hareket edecek idrak, basiret ve feraset kazandıracak sağlam ölçüler vermeli ve verilmelidir.
Biz Müslümanlar;
Boyun eğmemiz gereken yerde şerefle boyun eğen,
Taviz vermeden, dik durmamız gereken yerde şerefle dik duran bir inancın, bir ölçünün ve bir medeniyetin mensuplarıyız. Gençlerimizi ve bütün bir toplumu bu inanç, bu anlayış ve bu ölçüler doğrultusunda eğitmek ve yetiştirmek mecburiyetindeyiz.
Bugün her yandan yüzlerce insanı cezbeden nidaları, şehvet kokan çağrıları ile karşı karşıyayız.
Sokaklar, caddeler;
Çarşılar, pazarlar;
Televizyonlar, telefonlar;
Gazeteler, dergiler;
Makam ve mevkiler;
Mal ve mülkler; çok azı müstesna her biri, bizi günah bataklığına çağırıyor. Bizden bir bedel istiyor ve isteyecekleri hatırdan çıkarılmamalı.
TIKLA OKU: BEDEN ÜLKESİNİN AHVAL-İ ÂLEMİ
Çünkü yerine göre;
ahlakımızı,
iffet ve hayâmızı,
imanımızı,
hatta en önemlisi de bizi biz yapan tüm değerlerimizi istiyorlar.
Böyle bir zilleti, böyle bir meskeneti,
imanla şereflenmiş,
İslâm ile izzetlenmiş,
ümmet-i Muhammed olmakla taçlanmış,
dünyanın fanî, ahiretin bakî olduğuna inanmış,
hangi onurlu bir insan,
dünyada yaptıklarından hesaba çekileceğine inanmış, cennet ve cehennemin varlığını bilen, hangi şahsiyetli bir mü’min rıza gösterebilir, kabul edebilir?
adarselim@gmail.com