Şiddet, kişinin “sosyopsikokültürelekonomik” olarak çevresel iç veya dış etkenler sonucu, nörolojik ve hormonal yapısının etkileşimiyle ortaya çıkabilmektedir.
Çocuklar sosyal çevreye adaptasyon olma aşamasında veya topluluğu aidiyet kazanma sırasında davranış farklılığından ortaya çıkabilir. Psikolojik tacize (mobbing) maruz kalınabilir. Kültürel farklılıklar yadırganır, beğenilmez veya alay edilebilir. Gelir seviyesi, giyim kuşam ve yeme içme veya okula geliş gidişlerdeki -özel araç, servis vb- farklı şekillerin psiko-sosyal yönden etkilenmek veya etkilemekle ortaya çıkan durumlardır.
Yönetici, öğretmen, veli ve öğrenci olarak maruz kaldığı çeşitli şiddet türleri vardır.
Şiddet; fiziksel, sözel, cinsel, ekonomik, psikolojik şeklinde olabilir.
Şiddet; biyolojik, psikolojik olarak bireysel görülebilir.
Şiddet; kendi kendine, aile içi veya arkadaş grubunda meydana çıkabilir.
Şiddet, sosyal uyum, demografik ve etnik, çeteler şeklinde ortaya çıkar.
Şiddet; inanç, ahlaki ve duygusal olabilir.
Şiddet; sürekli, geçici veya ağır, hafif ya da doğrudan veya dolaylı olarak da sınıflandırılmaktadır.
Yine şiddet; suça yönelik olarak cinayet, hırsızlık, soygun, aletle (silah, bıçak) saldırı ve tecavüz şeklinde de olmaktadır.
Şiddetin hangi çeşidi olursa olsun; kişilere acı veren, huzurunu kaçıran ve mutsuz eden, istenmeyen ve beğenilmeyen tutum ve davranış ile söylemlerle karşı karşıya kalması demektir. Çünkü şiddet, tehdit, baskı, alay, kuvvet kullanma, mobbing (psikolojik taciz) uygulama, ders puan ve notunu silah olarak kullanmak gibi dış etkenlere maruz kalmaktır. Şiddete duçar olup, kötü bir yaşam tarzı sürdürmektir.
Şiddetin bedensel bütünlüğe, mala, cana, sağlığa ve davranışlara yöneltilen sertlik, tehdit, acı verme, hürriyet sınırlandırılması şeklinde de olması söz konusudur. Zaten şiddetin temelinde saldırganlık vardır.
Şiddet toplumda ve okullarda gittikçe artan sosyal bir sorun ve özellikle okulların öncelikli sorunlarından biri haline gelmiş olduğu söylenebilir. Çocuklar ve gençlerin şiddete maruz kalmaları veya bu hastalığa yakalanmaları istikballerini söndürecek derecede etkili olabilir.
Ev veya okul, öğrencilerin sabah akşam gidip geldikleri iki farklı dünyadır. Öğrencinin gidiş-gelişi sırasında ve okuldaki akranları da ayrı bir dünya olup çevreyi oluşturmaktadır. Bunun için öğrencilerin; aile, okul, çevre ve medya dörtgeninde eğitilmekte ve belki de en etkilisi elektronik ve sanal çevre çocuk ve gençlik yıllarını alıp götürmektedir.
Şiddetle ilgili davranışlar; kural ve kanunlara uymamak, başkalarına zarar vermek, onur kırıcı davranış ve söylemlerde bulunmak, huzur ve morali bozmak, başkalarının haklarını çiğnemek veya yok saymak gibi bir çok maddeler sayılabilir.
Demek şiddetin sebep ve çeşitleri çok olduğu gibi, bakış açılarına ve yapılan değerlendirmelere göre de çok çeşitlilik arz eder. Bu bakımdan şiddet toplumsal bir sorundur. Bazen önemsenmeyen bir şiddet kıvılcımı zamanla büyük yangınlara neden olabilir. Bu nedenle şiddeti basit, değersiz, önemsiz görüp aldırmamak doğru değildir.
Şiddet “kontrol edilemez”, “yaşanılamaz” bir noktaya geldiğinde artık çok geç kalınmış demektir. Aslında okullar; şiddet kültürünün taşıyıcısı değil, bizatihi şiddetin olabileceği mekanlardır. Çünkü okullar şiddetin aracı haline gelmiş; şiddetin üretildiği, öğretildiği, öğrenildiği, hatta sürdürüldüğü (!) “şiddet kurumuna” sanki dönüşmüş bulunuyor gibidir. Bu hal belki de bilinmeden ve yahut şiddeti önemsememekten ileri gelmektedir.
Şiddet açık ve kapalı olmak üzerede yapılmaktadır. Şiddetin kapalı olanı dolaylı şiddettir. Mesela, kayırmacılık, ayırımcılığın en yaygın türüdür. Bir meslektaşın çocuğuna yüksek not vermek, “önemli statüde” gördüğü kişiler ve yakınlarına daha fazla ilgi göstermek gibi. Burada özellikle birine karşı belki haksızlık bulunmuyorsa da, bir başkasına daha iyi davranılarak örtülü ama yaygın bir ayrımcılık yapılmakta ve yapılabilmektedir.
Şiddet, “sertlik, katılık, sözle yola getirme yerine kaba kuvvet kullanma; azarlamada ve cezalandırmada aşırı gitme” şeklinde tanımlanmaktadır. Şiddet, saldırganlıkla bağlantılı bir davranış biçimidir. Bu anlamda şiddet canlılara karşı yapılmış, kişinin istemediği ve o kişiyi tahrik eden bir eylemi, bazen eylemden kaçınmayı veya eylemsizliği içermektedir. (http://talimterbiye.mebnet.net/Dergi/sayi-3/3.pdf)
Her türlü fiziksel saldırı, sözlü davranışlar, psikolojik baskılar, sosyal tutumlar, ekonomik sıkıntılar, medya yönlendirmeleri, cinsel tacizler ve öğretmen mağduriyetleri de yukarıda tanımı yapılan şiddet kapsamına girmektedir
1- FİZİKSEL ŞİDDET
Tokat atmak; dövmek; vurmak; itmek; ısırmak; kemiklerini kırmak; duvara vurmak; saç çekmek; tekmelemek; bıçak çekmek, yaralamak; yakın mesafede el kol hareketleri yapmak; özel eşyalara zarar vermek; ev/iş eşyalarına zarar vermek vs.
a) Bedensel Etkileri
Vücudun çeşitli kesimlerinde oluşan yara, bereler, morluklar, şişmeler, kırıklar, sıyrıklar ve bütün bunların sonucunda kalıcı sakatlanmalar ve nihayet ölüm meydana gelmesi gibi, bedensel etkiler olarak sayılabilir.
b) Ruhsal Etkileri
Ruhsal etkiler, bedensel etkilere göre daha önemlidir. Bedensel etkiler bir süre sonra tedavi edilerek ortadan kalkabilir veya kaldırılabilirliği mümkündür. Ancak ruhsal etkilerin, hem tedavisi zordur hem de ruhsal etkileri uzun sürelidir.
Depresyon, korku, endişe, çeşitli kişilik bozuklukları, madde bağımlılığı, kendini suçlu hissedip utanma, kendi kendine zarar verme bunların en önemlilerindendir
2- SÖZEL ŞİDDET
Sözel şiddet; alay etmek, lakap takmak, aşağılamak, kötülemek, aşağılayıcı sözler söylemek, suçlamak, küfür etmek, küçük düşürmek, şaka yapmak, hakaret etmek, yüksek sesle bağırmak, güvenini yitirmesini sağlamak vb. sayılabilir.
Sözel şiddet türleri cinsiyetlere göre de farklılık göstermektedir. Lakap takılması, alay edilmesi, kötü şakalar yapılması gibi sözel şiddete daha çok kızlar maruz kalmaktadır.
Genç Hayat Vakfı’nın yaptığı Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması’nda gençlerin % 57,4’ünün kendi yaşıtı öğrencilerin şiddetine uğradığı dikkat çekiyor. Şiddet özellikle sınıflarda yoğunlaşıyor. Sınıflardan sonra okul koridorunda, bahçesinde, okul dışında ve okul servisinde şiddet uygulanabiliniyor.
3- PSİKOLOJİK ŞİDDET
Uzmanların “psikolojik taciz, yıldırma, psikolojik şiddet, duygusal terör, yıldırkaç” gibi kavramlarla karşılamaya çalıştığı asıl kelime “mobbing”tir. Yeni adıyla mobbing, yani sözle ve hareketle taciz etmek. Usandırma ve bıktırma politikası uygulamak. Şahsa karşı olduğu gibi, o şahsın millî ve manevî değerlerine karşı da yapılabilir.
Bu şiddet türünde imalı konuşarak yanlış anlaşılmalara meydan vermek, öğrencinin kendisine olan öz güvenini yitirmesini sağlamak. Yaptığı performans ödevleri ile çeşitli faaliyetlerini görmezlikten gelmek veya beğenilmemektir.
Ayrıca dil, din, tarih ve bunların oluşturduğu kültür, örf ve adetler, normlar, aile, kutsal zaman ve mekânlar, bayrak, vatan, millet vb. millî ve manevî değerlerin oluşumu birbirinden ayrılamayan etle tırnak gibi bütünleşen ortak değerler olduğu bilinmelidir
4- SOSYAL ŞİDDET
Bireyi akranları yanında sürekli küçük düşürmek; zaafları ile alay etmek; kıskançlık gösterilerinde bulunmak, devamlı eleştirmek, sosyal ilişkilerini kısıtlayarak yalnız desteksiz bırakmak, aşırı kontrol etmek, nefes aldırmamak, katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak vb. sayılabilir.
Bir okul veya bir toplumda bu tür şiddet ve istismar olayları yaygınsa, bu toplumun bireylerinin büyük bölümünün beden ve ruh sağlıkları bozuk demektir. Böyle bireylerden oluşan bir toplumun geleceği olabilir mi?
Şiddet uygulama, öğrenilebilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesi veya çevresidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin veya medya araçlarıyla seyredilen şiddet olayları ile okul ve çevreden etkilenenlerin şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları görülebilmektedir.
5- EKONOMİK ŞİDDET
Ekonomik şiddet; kişilerin veya grupların bir öğrenci üzerinde baskı kurması, parasını alması, istemediği bir işte çalıştırması şeklinde yapılan davranışlar olarak tanımlanabilir.
Ebeveyn tarafından çocuğa harçlık vermemek veya çok az vermektir. Okulda ise öğrenciyi fakir diye ilan etmek veya idare ve öğretmenler tarafından hakir görülmekle değer verilmemektir. Yani dolaylı şiddet uygulanmaktadır.
6- MEDYA ŞİDDETİ
Şiddet kavramının kapsamına; vuruculuk, kırıcılık, cinsellik, insanın öfkesini boşaltmaya yarayan her türlü davranış, kısaca insani değerleri tehdit eden her eylem girmektedir. İntihar, saldırganlık, cinsel sapma, doğaüstü güçler, hoşgörüsüzlük, küfür, saygısızlık etmek gibi davranışlar medyatik etkinliklerle yaşamın doğal bir parçası olarak kabul edilebilmektedir.
Günümüzde başta TV, İnternet (bilgisayar), cep telefonları olmak üzere, “medyada şiddet”i daha çok yaygınlaştı. Çünkü televizyon ve internetinde birlikte bulunduğu cepteki telefonlarla insanlardan ayrılmaz bir parça haline gelmiş bulunmaktadır. Her an ve her yerde konuşmak, görmek, izlemek ve yazışmak mümkündür.
İşte medyadaki şiddetin, masum hedefleri durumunda olan çocukların ilgisini niçin bu kadar çekmektedir? Çünkü şiddet içeren program ve filmlerde, macera, hareket vardır, bunlardan dolayı da bu tür yapımlar heyecan vericidir, duygu sömürüsüne de elverişlidir. Hatta şunu söylemekte mümkün ki; yetişkinler, gençler için geçerli olmak üzere, TV’de şiddet olaylarını görmek ve merakla izlemek bir tür doyum uyandırmaktadır.
Görenek belasıyla çocuklarda bakmakta ve şiddet olayları ilgilerini çekmektedir. Çocuklar yetişkinler kadar olaylara gerçekçi yaklaşamadıklarından dolayı, çocuklar “gerçek olan ” ile “gerçek olmayanı” ayırt edebilecek olgunlukta bulunmadıkları için medyadaki ve toplumdaki şiddet karşısında masum ve korumasız birer hedef durumundadırlar. Çünkü çocuklar, heyecanlı ve korkunç olan şeyleri daha kolay öğrenirler.
Medyadan kaynaklanan bu şiddet bombardımanı insanî değerleri ve çocukları sürekli olarak tehdit eder bir tehlike olma niteliğini, alınan bazı önlemlere rağmen, ne yazık ki sürdürmektedir.
7- CİNSEL ŞİDDET
“Cinsel saldırı” olarak da kullanılan şiddettir. Bir kişinin rızası olmadan veya rıza göstermeyeceği durumlarda saldırıya uğradığı her türlü cinsel eylemi tanımlanmaktadır. Cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz etmek, cinsel içerikli imalarda bulunmak, cinsel içerikli sözler söylemektir. Bu şiddet ikiye ayrılmaktadır:
a) Cinsel Taciz
Sözlükte “tedirgin etme, rahatsız etme” olarak geçen taciz kavramı, karşı tarafın rıza göstermeden yapılan her türlü eylem için kullanılmaktadır. Okullarda yönetici, öğretmen veya öğrenciler tarafından kız çocuklarının sözde sevgi gösterisi yaparak vücudunun herhangi bir yerini okşamaları şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Yönetici ve öğretmenlerin hatta yaşça büyük olan öğrencilerin küçük öğrencilere karşı insancıl ilişkilermiş gibi, cana yakınlık sevgi gösterileri, öpücükler ve okşamalar şeklinde yaklaşım tarzıdır. Vücutta cinsel organları uyarıcı noktalardan çocuğa yaklaşmaktır. Daha ileri safhasında ise genital organları elleme, elle ya da ağızla uyarma şeklinde olabilir.
b) Cinsel Tecavüz
Bir veya daha fazla kişinin, karşısındakinin rızası olmadan, zor kullanma, istismar ve benzeri yollarla cinsel ilişkiye girmesi olarak kullanılan bir terimdir. Bir yetişkinin veya daha büyük bir çocuğun bir çocukla yaptığı her türlü cinsel eylem olarak bilinmesidir.
Öyle ki, çocuklarda vajinal ya da anal ilişki veya çocuğu fuhşa itme ya da pornografi amacıyla kullanılması şeklinde olmaktadır. Okullarda binde bir görülen veya duyulan bir şiddettir.
8- ÖĞRETMENE ŞİDDET
Öğretmenlere uygulanan şiddetin temelinde öğretmene olan saygı ve sevginin azalmasının payı büyüktür. Son zamanlarda ard arda meydana gelen öğretmenleri hedef alan yaralama ve darp olayları eğitimcileri çileden çıkarmaktadır. Değil öğrenci hatta velilerin okul basarak öğretmenleri darp edebilmektedirler.
Yapılan araştırmalara göre öğrencisi tarafından şiddete maruz kalan öğretmenlerin % 65.1’i sözlü şiddete maruz kalırken, % 16.9’u psikolojik şiddete, % 14.4’ü ise fiziksel şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Öğretmenlere karşı şiddet uygulamaları şöyledir:
– Bir öğretmeni diğer öğretmene çekiştirmek,
– Öğretmenin yapmadığı bir şeyi yapmış gibi, velilere anlatmak,
– Öğretmenin taklidini yapmak, öğretmen ve öğrencileri güldürmek,
– Lakap takmak, alay konusu etmek,
– Sınıf içinde çeşitli hareketlerle öğrencileri öğretmene güldürmek,
– Öğretmene karşı saldırgan tutum içinde olmak,
– Öğretmenlerin arabalarını çizmek, asit dökmek, tahrip etmek,
– Çeşitli yol ve yöntemlerle tehdit cümleleri sarf etmek,
– Sosyal paylaşım sitelerine asılsız yazılar yazmak, öğretmenlere iftira atmak,
– Duygusal yakınlık içeren mektup ve mesajlar göndermek, karşılık alamayınca kötülemek,
– Cep telefonuyla gizli çekim yaparak sanal ortamda yayınlamak,
– Öğretmenin telefonuna taciz mesajı göndermek vb. gibi sayılabilir.
İLGİLİ YAZILAR
ŞİDDET YERİNE MUHABBET
OKULUNUZDA ŞİDDET VAR MI?
adarselim@gmail.com